Tanıma ve Tenfiz Davası Nedir?
Yabancı devlet mahkemesi tarafından verilen mahkeme kararları tanıma ve tenfiz sürecinden geçirilmek suretiyle bir başka ülkede kesin hüküm ve kesin delil etkisine sahip olmasıdır.
Tanıma Davası: Yabancı bir ülkede verilen mahkeme kararının kesin hüküm veya kesin delil olarak kabul edilmesini sağlamaya yönelik açılan dava türüdür. Tanıma davası icrası gerekmeyen hükümleri ihtiva eden mahkeme kararları için gereklidir.
Tenfiz Davası: Yabancı mahkemelerce kişilerin özel hukuk ilişkilerine ilişkin dava sonucunda verilen, icrai nitelikli kararlarının Türkiye’de de geçerli olmasını, hüküm ve sonuçlarını doğurmasını sağlayan dava türüdür.
Tanıma ve Tenfiz davası arasındaki fark nedir ?
Tenfiz davasında, tanıma davasından farklı olarak kararda icrai nitelikli hüküm bulunmaktadır. Bu icrai nitelikli hükmün Türkiye’de de geçerli olmasını sağlamak için tenfiz davası açılmalıdır.
Tanıma ve Tenfiz Davası İçin Gerekli Olan Belgeler Nelerdir?
• Yabancı mahkemece verilen kararın aslı
• Yabancı mahkeme kararının kesinleşmiş olduğunu gösterir şerh veya belge
• Apostille Şerhi (Apostil, bir belgenin gerçekliğinin tasdik edilerek başka bir ülkede yasal olarak kullanılmasını sağlayan bir belge onay sistemidir.)5
• Yabancı mahkemenin vermiş olduğu kararın Türkçeye yeminli tercüman tarafından tercüme edilmesi ve bu tercümenin Noter veya Konsolosluktan onaylatılması
• Pasaport ve nüfus cüzdanı fotokopisi
• Vesikalık fotoğraflı vekaletname (Vekaletname içerisinde “yurt dışında verilmiş boşanma kararına ilişkin tanıma ve tenfiz davası açmaya yetki” ibaresinin bulunması gerekmektedir.)
Tanıma ve Tenfiz Davasında Yargılama Giderleri ve Ücreti
Tanıma ve tenfiz davaları için ödenecek harçlar, Harçlar Kanunu madde 4’te düzenlenmiştir. Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak davalardan, bu ilamlarda hükmolunmuş şeyin değeri, nevi ve mahiyetine göre (1) sayılı tarife gereğince harç alınır (HK m. 4). İlgili tarifeye göre ise konusu belli bir değerle ilgili bulunan uyuşmazlıklarda nisbi harç alınacaktır. Ancak eda hükmü içermeyen davalarda ise maktu harç alınacaktır.
Türk mahkemelerinde dava açan veya davaya müdahil olan yabancının teminat gösterme yükümlülüğü uluslararası sözleşmeler ve MÖHUK’un 48. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre Türk mahkemelerinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.
Ancak maddenin 2. fıkrasında mahkemenin dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutacağını belirtmiştir.
Türk mahkemelerinde tanıma ve tenfiz davası açan Türk vatandaşları için ise 6100 sayılı HMK’nın 84. ve 85 maddeleri uygulanacaktır.
Aşağıdaki hâllerde davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat gösterilir:
- Türkiye’de mutat meskeni olmayan Türk vatandaşının dava açması, davacı yanında davaya müdahil olarak katılması veya takip yapması.
- Davacının daha önceden iflasına karar verilmiş, hakkında konkordato veya uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma işlemlerinin başlatılmış bulunması; borç ödemeden aciz belgesinin varlığı gibi sebeplerle, ödeme güçlüğü içinde bulunduğunun belgelenmesi.
Davanın görülmesi sırasında teminatı gerektiren durum ve koşulların ortaya çıkması hâlinde de mahkeme teminat gösterilmesine karar verir.
Mecburi dava ve takip arkadaşlığında teminat gösterme yükümlülüğü, bu yükümlülüğün tüm davacılar bakımından mevcut olması hâlinde doğar.
Aşağıda sayılan hâllerde teminat istenemez:
- Davacının adli yardımdan yararlanması,
- Davacının, yurt içinde istenen teminatı karşılamaya yeterli taşınmaz malının veya ayni teminatla güvence altına alınmış bir alacağının bulunması,
- Davanın, sırf küçüğün menfaatlerini korumaya yönelik olarak açılmış olması,
- İlama bağlı alacak için ilamlı icra takibi yapılmış olması,
Tanıma ve Tenfiz Davasında Tebligat
İlgili davalar adına en önemli husus tebligat olup ilgililere tebligatın yapılması usuli bir işlemdir. Öncelikle tebligat, tebliğ edilecek kimsenin yabancı uyruklu ya da Türk vatandaşı olmasına göre değişmektedir. Türk vatandaşı olan bir kimseye, siyasi temsilcilik aracılığıyla tebligat yapılabilmektedir.
Böylelikle Türk vatandaşı olan kişiye Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu tarafından tebligat yapılabilecektir. İlgili kişiye gerekli bildirim ise siyasi temsilciliğin görevlendireceği bir memur tarafından yapılacaktır. Bildirim içerisinde, tebligatın konusu ile otuz gün içerisinde başvurunun yapılmaması halinde tebliğin yapılmış olacağı ihtarı belirtilir.
Diğer bir husus ise, yabancı uyruklu kişilere yapılacak olan tebligattır. Yabancı uyruklu kişilere tebligat, Adalet Bakanlığı aracılığıyla yapılmaktadır. Duruşma gününü bildirir tebligatın, üç ay önceden gönderilmesi gerekmektedir.
Tanıma ve Tenfiz Davasını Açabilecekler ve Taraflar
MÖHUK madde 52’e göre “Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir.”
Yani hukuki yararı olan herkes tanıma ve tenfiz davası açabilir.
Tanıma ve Tenfiz Kararlarının Etkisi
MÖHUK madde 59’a göre yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. Tenfiz kararı ise kesin hüküm ve kesin delil etkisine ek olarak bünyesinde bir etki daha barındırır; o da icra kabiliyetidir. Tenfiz edilen bir yabancı mahkeme kararı ise Türk mahkemelerinde alınmış bir eda hükmü gibi sonuç doğurur yani ilamlı icraya konu olabilir. Türk mahkemelerince tenfiz kararı verildiği anda geçmişe etkili olarak yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren etki eder.
Tanıma ve Tenfiz Davaları Ne Kadar Sürmektedir?
Tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usülüne tabi olmakla beraber yurt dışı tebligatları dava süresini uzatmaktadır.
Yurt dışı tebligatlarda asgari 4 ay tebligatın yapılması süreci olması, duruşma tarihinin belirlenmesi konuları da nazara alındığında süreç asgari 6 ay ile 1 yıl arası sürmektedir.
Tanıma ve Tenfiz Davasının Duruşmalarına Tarafların Gelmesi Gerekli midir?
Hukuk Muhakemeleri Kanunu dolayısıyla kendisini bir avukat ile temsil etmeyen davacının dava ve duruşmalara takibi zorunludur.
Duruşmalara kendisinin ya da avukatının katılmaması halinde dava işlemden kaldırılır. Yenilenmemesi halinde ise “Davanın Açılmamış Sayılmasına” karar verilir.
Davalı ise duruşmalara hiçbir şekilde katılmak zorunda değildir. Davaya katılmayan davalının yokluğunda davaya devam olunarak karar verilir. Ancak davalıya her halükarda dava dilekçesinin ve duruşma tarihinin tebliğ edilmesi gereklidir. Yine davalıya mahkemece kararın tebliğ edilmesi zorunludur.