İcra Nedir?

İcra kavramının en geniş tanımı şöyledir: " Borçlunun alacaklıya ödemekle veya alacaklı için yerine getirmekle, yapmakla yükümlü bulunduğu bir şeyi ödememesi, yapmaması durumunda, alacaklının başvurduğu adli kuruluş ve kuruluşun yaptığı görevdir. Devletin icra iş ve işlemlerini yerine getirmek üzere mahkemelerin bulunduğu adliyelerde yeter sayıda icra daireleri ve ilgili icra müdürlükleri bulunur. Alacaklı olan gerçek kişi ya da tüzel kişinin borçlusundan alacağını alamaması durumunda başvurabileceği yol "icra "yoludur. İcra, icra takibi yapan alacaklının borçlu olan kişi veya kurumdan alacağını almak için başlattığı hukuki işlemin adıdır.

 

İcra Takibi Nasıl Yapılır?

Kişi ya da kurumların alacaklarının tahsilini devletin cebri icra gücü ile yani icra yoluyla tahsili için başvurdukları yola "icra yolu" denir. Bu sebeple de alacaklı kişi icra takibini başlatmak üzere ilgili yani yetkili ve görevli icra müdürlüğüne başvurur.İcra takibi oldukça teknik bir konu olup bu süreçte bir hukuki yardım almak gerekebilir. İcra hukuku denilen bu alanda çok çetrefilli süreçler ve uygulamalar bulunmaktadır. Fakat icrayı genel olarak iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar ilamlı icra ve ilamsız icra olmak üzere iki çeşittir:

 

  • İlamlı İcra

Bir mahkeme kararının yerine getirilmesi için başvurulan cebri icra yoluna ilamlı icra denir. Para ve teminat alacakları dışındaki diğer tüm alacaklar için ilamlı icra zorunludur. Para ve teminat alacakları için ilamsız icra takibi yapılabileceği gibi önce dava açarak lehe alınan ilam ile ilamlı icra takibi de yapılabilir. İdari yargının görev alanına giren konularda yalnızca ilamlı icra takibi yapılabilir.

 

İlamlı icra takibi yapılabilmesinin koşulları:

  • İlam veya ilam niteliğinde bir belge,
  • İlam veya ilam niteliğindeki belgenin bir eda hükmü içermesi,
  • İcra edilebilmesi için kesinleşmesi gereken bir ilam söz konusuysa ilamın kesinleşmiş olması (ilamlı icra yoluna başvurabilmek için kural olarak hükmün kesinleşmiş olması şart değildir).

 

Görev ve Yetki

  • İlamlı icrada yetkili icra dairesi ilamsız icradan farklıdır. Alacaklı Türkiye’deki herhangi bir yer icra dairesinde ilamlı icra takibi başlatabilir.
  • İlamlı icra takibi başladıktan sonra yerleşim yeri değişen alacaklı ilamlı icra takibinin yeni yerleşim yerine havale edilmesini isteyebilir.

İlamlı İcra Takibinin Başlaması ve İcranın Durdurulması

İlamlı icra takibi alacaklının elinde bulunan ilam ya da ilam niteliğindeki belgeyi icra dairesine vererek takip talebinde bulunması ile başlar.

Takip, talebinde genel haciz yolundaki takip talebinde bulunan unsurlar ve ilamın veya ilam niteliğindeki belgenin tarihi, numarası ve özeti yer alır.

Lehine ilam olan kimse, bu kimse ölmüş ya da alacağını devretmişse mirasçıları ve alacağı devralan kimse ilamlı icraya başvurma hakkına sahiptir. İlam aleyhine olan kimse takibin borçlusudur; bu kimse ölmüşse mirasçıları borçlu olur.

Kural olarak ilamlı icra takibi, son işlemin üzerinden on yıl geçmesi ile zamanaşımına uğrar. İlam zamanaşımına uğramışsa borçlu icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir. Zaman aşımına uğramayan ilamlar:

  • Taşınmaz mülkiyetine ve taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkin ilamlar,
  • Kişiler ve aile hukukuna ilişkin ilamlar.

İcra müdürü, ilam ya da ilam niteliğindeki belgenin olup olmadığını re’sen inceler. İlam ya da ilam niteliğinde bir belgeye dayanmadan gönderilen icra emrine karşı borçlu süresiz şikayet hakkını kullanabilir.

İlamlı icra talebini alan icra dairesi bir icra emri düzenler ve bunu borçluya gönderir. İcra emri, ilamsız icra takibindeki ödeme emrine benzer ancak borçlu icra emrine itiraz edemez. Borçlu yalnızca bazı sebeplere dayanarak icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını talep edebilir.

İcra emrinde; alacaklı ve borçlunun ve varsa temsilcilerinin adları ve soyadları ile şöhret ve yerleşim yerleri, hükmü veren mahkemenin ismi ve hükmolunun şeyin neden ibaret olduğu, ilamın tarih ve numarası ve icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yargılamanın yenilenmesi yoluyla ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebri icraya devam edileceği yazar.

İcra emri ile borçluya, ilamda yazılı olan borcu icra emrinde belirtilen süre içinde ödemesi veya teslim etmesi gerektiği; aksi takdirde ilam hükmünün icra müdürü tarafından zorla yerine getirileceği ihtar edilir. Para ve teminat alacaklarında borcun yedi gün içinde ödenmesi ya da teminat verilmesi, teminat verilmezse ve icranın geri bırakılması kararı getirilmezse borçlunun bu süre içinde mal beyanında bulunması gerektiği aksi halde hapisle tazyik edileceği ihtarı yer almaktadır.

Bir mahkeme hükmüne karşı kanun yoluna başvurulması kural olarak o hükmün icrasını durdurmaz. Kural olarak ilamlı icra yoluna başvurulabilmesi için hükmün kesinleşmesi gerekmez. İlamlı icraya konu olabilmesi için kesinleşmesi gereken ilamlar:

  • Taşınmaza ve bunlara ilişkin ayni haklara dair hükümler,
  • Kişiler ve aile hukukuna ilişkin hükümler (nafaka hükümlerinin icrası için kesinleşmesi gerekmez),
  • Gemilere ve bunlara ait ayni haklara ilişkin kararlar.

Yabancı mahkeme ilamlarının, tenfizi hakkındaki karar için kanun yollarına gidilirse icra takibini durur.

İlamın icraya konulabilmesi için kesinleşmiş olması şart değildir ve kanun yollarına gidilmesi ile ilamın icrası kendiliğinden durmaz. Kanun yoluna başvuran borçlunun, ilamın icrasını durdurabilmek için üst mahkemeden icranın durdurulması kararı alması gerekmektedir.

İcranın durdurulmasının koşulları:

  • Bir ilam olmalı ve bu ilama dayanarak borçlu hakkında icra takibi başlatılmış olmalı,
  • İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna gidilmiş olmalı,
  • Kanun yolu başvurusunda icranın durdurulması (tehiri icra) istenmeli,
  • Borçlunun teminat göstermesi,
  • Borçlunun icra dairesinden, mahkemeden icranın durdurulması kararı getirinceye kadar süre (mehil) istemesi.

İcranın durdurulması kararı almak isteyen borçlunun izlemesi gereken yol şu şekildedir:

  • Borçlu, kendisine tebliğ edilen icra emri üzerine icra dairesinden üst mahkemeden icranın durdurulması kararı getirinceye kadar kendisine uygun bir süre (mehil) verilmesini talep eder. Bu talep üzerine icra müdürü alacağın tamamı kadar teminat alır ve borçluya uygun bir süre verir. Verilen süre içinde icra takibi durur ancak üst mahkeme bu süre içinde karar vermezse icra dairesinden yeniden süre verilmesi talep edilir.
  • İcra dairesinden teminat karşılığında süre alan borçlu, kanun yolunda hükmü esastan inceleyecek olan üst mahkemeye başvurarak icranın durdurulmasını ister; mahkeme bunun üzerine dosya üzerinden inceleme yaparak borçlunun icranın durdurulması hakkındaki talebi ile ilgili acele bir karar verir. Üst mahkeme icranın durdurulmasına karar verirse icra dairesi icra takibini üst mahkemenin incelemesinin sonuna kadar erteler.
  • Üst mahkeme borçlunun icranın durdurulması talebini reddederse icranın durdurulması kararı kalkar ve icra takibine devam edilir. Takibin devam etmesiyle icra müdürü re’sen teminat olarak alınan parayı alacaklıya öder; eğer teminat para dışında bir mal veya hak ise önce paraya çevrilir daha sonra alacaklının alacağı ödenir.
  • Kanun yolu talebi üst mahkeme tarafından kabul edilirse ilamlı icra takibi durmaya devam eder. Borçlunun başvurusu üzerine hükmü veren mahkeme, üst mahkemenin kararına göre teminatın borçluya geri verilip verilmeyeceğine karar verir.

 

 

 

İcranın Geri Bırakılması

İcranın geri bırakılması üst mahkemeden icranın durdurulması kararı alınmasından farklıdır. İcranın durdurulması kanun yoluna başvurulmasına dayanırken; icranın geri bırakılması borcun itfa edilmesi veya ertelenmesi veya zamanaşımına uğramasına dayanmaktadır.

Kendisine icra emri tebliğ edilmiş olan borçlu, borcun itfa edildiğini veya ertelendiğini veya ilamın zamanaşımına uğradığını iddia ediyorsa icra dairesine bir dilekçe ile başvurarak icranın geri bırakılması talebinde bulunabilir.

  • İlamsız İcra

Cebri icra yollarından ilamsız icra üçe ayrılmaktadır. Bunlar:

  1. Genel haciz yolu
  2. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu
  3. Kiralanan taşınmazın ilamsız tahliyesi yolu

Genel haciz yolu para ve teminat alacakları içindir. Eğer para alacağı bir kambiyo senedine dayanıyorsa kambiyo senetlerine özgü haciz yoluna başvurmak gerekir. Genel haciz yolu için alacağın bir senede bağlanmış olmasına gerek yoktur.

Para alacağı rehinle temin edilmiş ise önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmak zorundadır.

Genel haciz yolu, rehinle temin edilmemiş ve kambiyo senedine dayanmayan bütün para ve teminat alacakları için başvurulan cebri icra yoludur.  Uygulamada en çok başvurulan genel haciz yolu ile takiptir. Buna paralel olarak İcra ve İflas Kanunu da genel haciz yolunu en geniş şekilde düzenlemiştir. Diğer bütün icra ve iflas yollarında genel haciz yoluna atıf yapılmıştır. Genel haciz yolunun iflastaki karşılığı genel iflas yoludur.

Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu genel haciz yoluna benzemektedir ancak bu yola başvurabilmek için alacağın bono, poliçe ya da çeke dayanıyor olması gerekmektedir. Bu yola başvurabilmek için alacağın bir mahkeme kararı ile tespit edilmiş olmasına gerek yoktur. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolunun iflastaki karşılığı kambiyo senetlerine özgü iflas yoludur.

İlamsız icra para alacaklarının daha hızlı tahsili için düzenlenmiştir. Bunun istisnası ise kiralanan taşınmazların ilamsız tahliyesi yoludur.

İlamsız İcrada Görev ve Yetki

A.Görev

Asıl icra organları icra dairesi, icra mahkemesi, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay’dır.

İcra işlerinde birinci derece görevli merci icra daireleridir. İcra daireleri arasında görev ayrımı olmadığı için görev uyuşmazlığı çıkmaz. Bir yerde birden fazla icra dairesi varsa onlar arasındaki ilişki görev ilişkisi değil iş bölümü ilişkisidir.

İcra mahkemesi sınırlı yetkili özel bir mahkemedir. Asıl görevi icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikayet ve itirazları incelemektir. Her icra mahkemesi hakimi, kendisine adli yargı adalet komisyonu başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflas dairelerinin işlemlerine yönelik şikayetleri ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idari işlerine bakar.

B.Yetki

İlamsız icrada yetki, bir icra takibine hangi yerdeki icra dairesinin bakacağı ile ilgilidir. İcra ve İflas Kanunu’nda yetki bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na atıf yapılmıştır. Para alacağı için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre geçerli olan genel ve özel yetki kuralları genel haciz yoluyla takipte icra daireleri için de geçerlidir.

İlamsız icrada genel yetkili icra dairesi, takibin başladığı tarihte borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesidir.

Sözleşmeden doğan para alacakları için sözleşmenin ifa yerindeki icra dairesi de yetkilidir. Sözleşmenin ifa yeri tarafların açık veya örtülü rızalarına göre belirlenir. İfa yeri sözleşmede kararlaştırılmamışsa Türk Borçlar Kanunu’ndaki yedek kural uygulanır. Buna göre para alacakları götürülecek borçlardandır bu nedenle alacaklı para alacağı için kendi yerleşim yeri icra dairesinde de icra takibi yapılabilir. Ancak bu kuralın uygulanabilmesi için borçlunun alacalı ile arasındaki hukuksal ilişkiyi kabul etmesi gerekir. Ayrıca hukuken geçerliliği olmayan sözleşmelerde ifa yerinde takip yapılmaz.

Sözleşmenin kurulduğu yer icra dairesi de ilamsız takipte yetkilidir.

Kambiyo senetleri bakımından alacaklının kendi yerleşim yerinde takip yapabilmesi kuralı geçerli değildir. Kambiyo senetlerindeki borç aranacak borçlardandır bu nedenle ancak borçlunun yerleşim yerinde takip başlatılabilir.

Yetki Sözleşmesi

İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmadığı için taraflar yetki sözleşmesi yaparak yetkisiz bir icra dairesini yetkili kılabilirler.Yetki sözleşmesinin geçerlilik koşulları:

  1. Sözleşmenin tarafları tacirler veya kamu tüzel kişileri olmalıdır.
  2. Konusu tarafların üzerinde serbestçe hareket edebileceği bir konu olmalıdır, kesin yetki hallerinde yetki sözleşmesi yapılamaz.
  3. Sözleşme yazılı olarak yapılmalıdır.
  4. Uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuksal ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması gerekir.
  5. Yetkili kılınan icra dairesi veya dairelerinin açıkça gösterilmesi gerekir.

Yetki sözleşmesi ile birden fazla icra dairesi yetkili kılınabilir. Aksi kararlaştırılmadıkça sadece sözleşme ile belirlenen icra dairelerinde takip başlatılabilir.Taraflar aksine karar vermedikçe Türk hukukunda yetki sözleşmeleri münhasır yetki sözleşmesidir. Eğer taraflar yetkili kıldıkları icra dairelerinin yanında kanunda belirtilen genel ve özel yetkili icra dairelerinin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa bu hususu sözleşmede belirtmeleri gereklidir.

İcra dairesinin yetkisinin kamu düzenine ilişkin olduğu haller:

  1. Taşınmaz mallar sadece taşınmazın bulunduğu yer icra dairesi tarafından haczedilebilir.
  2. Terekeye karşı yapılan icra takiplerinde miras bırakanın son yerleşim yeri icra daireleri yetkilidir. Ancak miras bırakanın sağlığında doğan bir alacak için yaptığı yetki sözleşmesi ile yetkili kılınan icra dairesinin yetkisi devam eder.
  3. Can sigortalarında sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın leh veya aleyhine olan istemler için onların yerleşim yerinin bulunduğu yerde takip yapılabilir.

 

 

Yetki İtirazı

İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin değildir. Bu nedenle yetkisiz icra dairesinde başlatılan takip sonucu ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlu yetki itirazında bulunmazsa yetkisiz icra dairesi yetki kazanır. Yetki itirazının ödeme emrine itiraz süresi olan yedi gün içerisinde yapılması gerekir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılmalıdır. Borçlunun yetki itirazında yetkili icra dairesini bildirmesi gerekir. Borçlu sadece yetki itirazında da bulunabilir. Hem yetkiye hem de esasa itiraz eden borçlunun bunu açıkça bildirmesi gereklidir.

Süresi içinde yapılan yetki itirazı takibi kendiliğinden durdurur. Yetki itirazı ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde icra dairesine yapılır. Bunun üzerine alacaklı iki şekilde davranabilir:

  1. Alacaklı borçlunun yetki itirazını kabul ederse dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesini ister, dosyayı alan yetkili icra dairesi borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ eder. Borçlu yeni ödeme emrine karşı yetki itirazında bulunamaz ancak esasa itiraz edebilir.
  2. Alacaklı borçlunun yetki itirazını kabul etmezse yetki itirazının kaldırılması için görevli mahkemeye başvurur.
  • Borçlu yalnızca yetki itirazında bulunmuşsa alacaklı yetki itirazının kaldırılması için icra mahkemesinde itirazın kesin kaldırılması yoluna gidebilir. Sadece yetki itirazının kaldırılması için genel mahkemede itirazın iptali davası açılamaz; çünkü yetki itirazının kaldırılması yetkisi sadece icra mahkemesine aittir.
  • Borçlu hem yetkiye hem de esasa (borca ve/veya imzaya itiraz) itiraz etmişse alacaklı itirazın kaldırılması için genel mahkemelerde itirazın iptali davası açabilir. Bu halde genel mahkeme yetki itirazını da inceler ancak sadece yetki itirazının kaldırılması için genel mahkemede dava açılamaz.
  • Borçlu hem yetkiye hem de esasa itiraz etmişse alacaklı icra mahkemesinden her iki itirazın da kaldırılmasını isteyebilir. Bu halde icra mahkemesi önce yetki itirazını inceler. İcra mahkemesi icra dairesinin yetkili olduğuna karar verirse esasa itirazı incelemeye geçer.

İcra mahkemesi yetki itirazını haklı bulursa itirazın kaldırılması isteminin reddi, ödeme emrinin iptali ve takip dosyasının istem üzerine yetkili icra dairesine gönderilmesi kararı verir. Bunun üzerine alacaklının kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde yetkisiz icra dairesine başvurarak gerekli giderleri ödeyip takip dosyasının yetkili icra dairesini gönderilmesini talep etmesi gerekir. Yetkili icra dairesindeki takip yetkisiz icra dairesindeki takibin devamı sayıldığı için alacaklıdan yeniden harç alınmaz; zamanaşımı yetkisiz icra dairesine yapılan takip ile kesilmiş olur. Alacaklı kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde yetkili icra dairesinde takibin devam etmesini istemezse takip yapılmamış sayılır. Daha sonra yeniden takip yapmak isterse tekrar harç ödemek zorundadır. Yetkisiz icra dairesine yapılan takip talebiyle duran zamanaşımı iki haftalık sürenin geçmesi ile geçersiz olur.

İcra mahkemesine sadece yetki itirazı yapılmışsa ve mahkeme bu itirazı haksız görürse yetki itirazının kaldırılmasına karar verir. Bu karar ile birlikte icra takibi kesinleşir ve alacaklı haciz isteyebilir.

Borçlu hem yetkiye hem de esasa itiraz etmişse icra mahkemesi, yetki itirazını haksız bulursa yetki itirazının reddine karar verir ve esası incelemeye geçer.

İcra mahkemesini yetkisi yargı çevresi içerisinde bulunan icra dairesinin yetkisine bağlıdır. İcra suçlarıyla ilgili davalarda icra takibinin yapıldığı yer icra mahkemesi yetkilidir.

Genel mahkemelerin yetkisi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre belirlenir. Ancak İcra ve İflas Kanunu bazı hallerde genel mahkemeler için özel yetki kuralları öngörmüştür. Bu nedenle genel mahkemelerin bahsi geçen işlemlerine özel yetki kuralları uygulanır.

 

 

 İTİRAZIN SONUÇLARI

  • Süresinde ve usulüne uygun olarak yapılan geçerli bir itiraz, takibi kendiliğinden durdurur (m.66/I).
  • Gecikmiş itiraz halinde, daha önce icra mahkemesi takibin durmasına karar vermemişse, borçlunun mazeretinin kabulüne karar verilmesiyle takip durur.
  • Ödeme emrine itiraz eden borçlu, mal beyanında bulunmak zorunda değildir.
  • Kısmi itiraz halinde, borcun kabul edilen kısmı için takip kesinleşir ve durmaz; itiraz edilen kısmı için takip durur.
  • İtiraz üzerine duran takibe, itiraz hükümden düşürülünceye kadar devam edilemez.

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI (m. 67)

Elinde 68-68/a maddeleri anlamında belge olmayan alacaklı, borçlunun itirazını hükümden düşürmek istiyorsa, ancak itirazın iptali davası açabilir. Elinde 68-68/a maddelerinde belirtilen belgelerden olan alacaklı bir seçim hakkına sahiptir. İtirazın iptali davası, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. İtirazın iptali davasında davacı alacaklı, davalı ise borçludur. Davada yetkili ve görevli mahkeme, genel hükümlere göre tespit edilir (görev bakımından HMK m. 2, yetki bakımından HMK m. 6 vd.). Bu dava, genel hükümlere göre harca tâbidir (HarçK. m.29). İtirazın iptali davasında, yargılama usulü bakımından genel hükümler uygulanır. Alacaklı, ispat ve deliller bakımından 68. maddedeki belgelerle sınırlı değildir.

  • Mahkeme, borçlunun borcu olduğu kanaatine varırsa, borçluyu borcu ödemeye mahkum eder ve itirazın iptaline karar verir. Borçlu bunun yanında yargılama giderlerinde ve vekalet ücretine mahkum edilir.
  • Dava kabul edilirse, borçlunun itirazı iptal edildiğinden, alacaklı bu kararı icra dairesine vererek, durmuş olan takibe devam edilmesini ve haciz yapılmasını isteyebilir.
  • Davanın kabulü halinde alacaklının dava dilekçesinde istemesi halinde, borçlu hükmolunan borç miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir.
  • İtirazın iptali kararının tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde borçlunun mal beyanında bulunması zorunludur.
  • Mahkeme yaptığı inceleme, takip konusu alacağın mevcut olmadığı kanaatine varırsa itirazın iptali davasını reddeder.
  • İtirazın iptali davası reddi kararının kesinleşmesi ile alacaklının başlattığı takip iptal edilir.
  • Davanın reddi kararı ile takip konusu alacağın bulunmadığı tespit edilir ve karar şeklen kesinleşirse, maddi anlamda da kesinleşmiş olur.
  • Davanın reddine karar verilmesi halinde, borçlunun cevap layihasında istemesi halinde alacaklı reddolunan alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Ancak alacaklının tazminata mahkum edilmesi için takip yapmakta haksız ve kötüniyetli olduğunun da ayrıca borçlu tarafından ispat edilmesi gerekir.

 

 

İTİRAZIN KALDIRILMASI (m. 68-70)

  • Alacaklının elinde alacaklı olduğunu gösterir belirli güçte belgeler varsa, uzun olan dava yoluna başvurmak yerine, daha kısa ve pratik olan icra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvurabilir. •İtirazın kaldırılması bir dava değildir.
  • İtirazın kaldırılmasını alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde, icra mahkemesinden isteyebilir; istemezse bir daha bu alacak için ilamsız takipte bulunamaz (m. 68/I).
  • Bu altı aylık süre hak düşürücüdür.
  • Bazı hallerde bu süre özellik arz etmektedir. Gecikmiş itirazda (m. 65, V) ve ihtiyati hacizde (m. 264) alacaklı yedi gün içinde itirazın kaldırılmasını talep etmelidir.

İTİRAZIN KESİN KALDIRILMASI

İtirazın Kesin Kaldırılmasını Sağlayan Belgeler

  • a. İmzası İkrar Edilmiş Adi Senet Açıkça imza ikrar edilebileceği gibi, borçlu süresi içinde imzaya itiraz etmezse, senet altındaki imzayı borçlu ikrar etmiş sayılır. Adi senet kayıtsız-şartsız bir para borcu içermelidir. Bu tek bir belge olabileceği gibi, birden fazla belge bir araya geldiğinde kayıtsız şartsız para borcunun varlığını gösteriyorsa bu belgelerde itirazın kaldırılmasına elverişlidir.
  • b. Noter Senedi
  • c. Resmi Dairelerin veya Yetkili Makamların Verdikleri Belgeler
  • d. Resmi Makamlar Önünde Borç İkrarını İçeren Belgeler
  • e. Kredi Kurumlarınca Düzenlenen Belgeler (Alacaklı kredi kurumu tarafından hazırlanmış ve belirli prosedürlerden geçen belgeler bu kapsamda sayılır.)
  • İtirazın Kesin Kaldırılması Yargılaması
  • Alacaklı, icra mahkemesinde alacağını ispat ederse, borçlu da buna karşılık itirazını ispat edemezse icra mahkemesi itirazın kaldırılmasına karar verir.
  • Borçlu da itirazını kural olarak kesin kaldırmaya elverişli belgeler ile ispat etmelidir. Bunların dışında belgeyle ispatı mümkün olmayan itirazları icra mahkemesi incelemez ve itirazın kaldırılmasına karar verir.
  • Kesin kaldırılması yoluna başvuracak olan alacaklı, dilekçeyle veya sözlü olarak, yetkili icra mahkemesine başvurur. Alacaklı, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasının yanında, borçlunun inkâr tazminatına mahkum edilmesini de istiyorsa bunu da talebinde belirtmelidir (m. 68/VII).
  • Borçlunun itirazını ispat etmek için ibraz ettiği belgenin altındaki imza alacaklı tarafından inkar ediliyorsa, icra mahkemesi imzanın alacaklıya ait olup olmadığını 68/a maddesindeki prosedüre göre inceler.
  • İcra mahkemesi, basit yargılama usulüne göre inceleme yapar.
  • İcra mahkemesinin bu yargılama sonucu verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez, sadece ilamsız icra takibi bakımından kesinlikleri söz konusu olur.
  • İtirazın kesin kaldırılması talebinin kabulü halinde, icra mahkemesi, alacaklının talep etmiş olması halinde borçluyu hükmolunan miktarın %20’sinden aşağı olmayan tazminat ödemeye mahkum eder (m. 68/VII,c. 1).
  • İtirazın kaldırılması ile takip kesinleşir, alacaklı borçlunun mallarının haczini icra dairesinden isteyebilir. Borçlu da bu kararın kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır( m.75).
  • İtirazın kaldırılması talebinin reddi halinde, alacaklı takibe devam edemez.
  • İtirazın kaldırılmasının reddi halinde, borçlu talep etmişse, itiraza uğrayan alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere alacaklı tazminata mahkum edilir(m. 68/VII,c. 1).
  • Ayrıca alacaklı, borçlunun ibraz ettiği belgenin altındaki imzayı inkar etmiş fakat inceleme sonunda imzanın kendisine ait olduğu anlaşılmışsa, o belgeye ilişkin miktarın %10’u oranında para cezasına mahkum edilir(m. 68/V).

İTİRAZIN GEÇİCİ KALDIRILMASI (m. 68/a-69)

  • İtirazın Geçici Kaldırılması Talebi
  • İtirazın geçici kaldırılması yoluna alacaklının adi bir senede dayanarak takip yapması ve borçlunun geçerli şekilde adi senet altındaki imzayı inkâr etmesi durumunda başvurulur. İtirazın geçici kaldırılması için alacaklı;

İtiraz edilen senedin bir adi senet olması

Kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermesi

Borçlunun bu senetteki imzayı inkâr etmiş olması gerekir. Alacaklı burada da borçlunun tazminata mahkum edilmesini istiyorsa talebinde bunu da belirtmelidir (m. 68/a, VIII). İtirazın geçici kaldırılması, icra mahkemesinde basit yargılama usulüne göre ve duruşmalı olarak incelenir (m. 18/I, m. 70). Borçlu duruşmada hazır bulunmak zorundadır. Mazereti olmaksızın duruşmaya katılmazsa (ihtar edilmiş olması şartıyla), icra mahkemesi başka bir inceleme yapmadan sadece bu gerekçeyle itirazın geçici kaldırılmasına ve borçlunun imzasını inkâr ettiği senetteki miktarın %10’u oranında para cezasına mahkum edilmesine karar verir (m. 68/a, II, V).

  • İtirazın Geçici Kaldırılması Yargılaması Borçlunun duruşmaya gelmesi halinde icra mahkemesi incelemeye başlar, öncelikle iki tarafın açıklamalarını dinler (m. 68/a, I, c.2). Borçlunun başkaca itirazları varsa, senet metninden anlaşılabilen itirazları ileri sürebilmesi gerekir. m. 68/a, III-IV’e göre; Mahkeme önce tarafları dinler, imzayı inkar eden tarafı isticvaba davet eder, sonuç alamazsa bilirkişi incelemesi yaptırarak imzanın inkar edene ait olup olmadığını tespite çalışır. Borçlu, alacaklının takipte dayandığı senet hakkında ayrıca imzanın sahteliği konusunda sahtelik davası açmışsa, icra mahkemesinin sahtelik davasının sonucunu bekletici mesele yapması gerekir (HMK m. 165).

İmzanın borçluya ait olmadığı anlaşılırsa itirazın geçici kaldırılması talebini reddeder. Ayrıca borçlunun talep etmesi halinde, alacaklı takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmayan tazminata mahkum edilir (m. 68/a,VIII).

İmzanın borçluya ait olduğu kanaatine varırsa, itirazın geçici kaldırılması kararı verilir. Ayrıca borçlu takip konusu alacağın %10’u oranında para cezası ve alacaklının talebi halinde %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir.

 

İtirazın Geçici Kaldırılmasının Sonuçları

  • İtirazın geçici kaldırılması kararı ile alacaklı kesin haciz isteyemez, geçici haciz isteyebilir (m. 69/I). Geçici hacizde alacaklı satış talebinde bulunamaz.
  • Borçlu, itirazın geçici kaldırılması kararının kendisinde tefhim ve tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır (m.75).
  • Borçlu, geçici kaldırılması kararı üzerinde alacaklıya karşı “Borçtan Kurtulma Davası” açabilir. Aksi halde geçici haciz kesinleşir.
TOP izmir web tasarım