Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Değişmeyen Maddeleri
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Değişmeyen Maddeleri
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası günümüze kadar yirmi bir kez değişikliğe uğramıştır. Anayasanın ilk 4 maddesi ise değiştirilemez madde hükümleri arasında yer almaktadır. Devletin şekli, Cumhuriyetin niteliği, Devletin bütünlüğü, Resmi dili, Bayrağı, Milli marşı ve Başkentini ortaya koyan maddelerin değiştirilmesi ihtimalinin önüne ise anayasanın dördüncü madde hükmü ile geçilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası veya 1982 Anayasası, 9 Kasım 1982’den bu yana geçerli olarak yürürlükte almaktadır. Anayasa; Başlangıç, Genel Esaslar, Temel Haklar ve Ödevler, Cumhuriyetin Temel Organları, Mali ve Ekonomik Hükümler, Çeşitli Hükümler, Geçici Hükümler ve Son Hükümler olmak üzere toplam yedi bölümden oluşmakta olup. Anayasamızın ilk 4 maddesi ise değiştirilemektedir.
Değiştirilemez Anayasal Maddelerimiz ise şunlardır;
I. Devletin şekli
MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Bu tür maddelere İngilizcede “eternal/eternity clause” (“sonsuzluk maddesi”) veya “entrenched clause” (“köklü madde”) adı veriliyor. Aradaki detay farkı şudur: “Sonsuzluk maddeleri” pratikte değiştirilemeyen maddeler, “köklü maddeler” ise değiştirilmesi çok zor olan (ve bilerek bu şekilde tasarlanmış) maddelerdir.
Dil olarak baktığımızda, daha garantici bir hukuki doküman yazımında, 4. maddeye kendisini de dâhil etmek bu tür soru işaretlerini kaldırırdı. Örneğin: “Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi [ve bunları koruyan işbu maddesi] hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” Şekli 4. maddeyi değiştirip, onun üzerinden ilk 3 maddeyi değiştirebilir miyiz?” gibi bir soruların sorulmasının önü geçebilirdi.
Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli olan anayasayı kabul ediyorsak, 4. maddenin niyetinin, ilk 3 maddenin değiştirilemezliğini ilân etmek olduğu, bu anayasayı kabul etmemiz hâlinde o 3 maddeyi kesinlikle kabul etmemiz gerektiğini vurgulamaya çalıştığı rahatlıkla anlaşılabilecektir. 4. maddenin aynı zamanda 4. Kısım altında olduğu ve bu kısmın adının “Değiştirilemeyecek hükümler” olduğu da hatırlanmalıdır. Yani zaten 4. maddenin amacı, değiştirilemez olan hükümleri belirlemek.
Özetle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ilk üç maddesi, devletin bölünmez bütünlüğünü, devletin dili, bayrağı ve yönetim şekli ile alakalıdır. Anayasanın 4. Maddesi ise belirtilen 3 maddenin kati suretle değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini ifade etmektedir. Yıllar içinde sürece ve yönetime göre anayasa değişiklikleri yapılabilmektedir. Fakat bu değişiklikler anayasamızın ilk 4 maddesini kapsamamaktadır.
- Published in BİLGİ NOTLARIMIZ, METİNLERİMİZ
İcraya İtiraz Etme
İcraya İtiraz Etme
İlamsız İcraya İtiraz Etme
Cebri icra yollarından ilamsız icra üçe ayrılmaktadır. Bunlar:
- Genel haciz yolu
- Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu
- Kiralanan taşınmazın ilamsız tahliyesi yolu
Genel haciz yolu para ve teminat alacakları içindir. Eğer para alacağı bir kambiyo senedine dayanıyorsa kambiyo senetlerine özgü haciz yoluna başvurmak gerekir. Genel haciz yolu için alacağın bir senede bağlanmış olmasına gerek yoktur.
Para alacağı rehinle temin edilmiş ise önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmak zorundadır.
İcra itiraz dilekçesi alacaklının başlatmış olduğu icra takibine karşı borçlunun itirazlarını haiz dilekçedir. İcra itiraz dilekçesi takibi yapan icra dairesine verilir. İlamsız icra takibinin söz konusu olduğu hallerde icra itiraz dilekçesi ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde verilmelidir. İcra takibinden doğrudan etkilenmiş olan herkes icra itiraz dilekçesi ile itirazda bulunma hakkına sahiptir.
Yetki İtirazı
İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin değildir. Bu nedenle yetkisiz icra dairesinde başlatılan takip sonucu ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlu yetki itirazında bulunmazsa yetkisiz icra dairesi yetki kazanır. Yetki itirazının ödeme emrine itiraz süresi olan yedi gün içerisinde yapılması gerekir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılmalıdır. Borçlunun yetki itirazında yetkili icra dairesini bildirmesi gerekir. Borçlu sadece yetki itirazında da bulunabilir. Hem yetkiye hem de esasa itiraz eden borçlunun bunu açıkça bildirmesi gereklidir.
Süresi içinde yapılan yetki itirazı takibi kendiliğinden durdurur. Yetki itirazı ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde icra dairesine yapılır. Bunun üzerine alacaklı iki şekilde davranabilir:
- Alacaklı borçlunun yetki itirazını kabul ederse dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesini ister, dosyayı alan yetkili icra dairesi borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ eder. Borçlu yeni ödeme emrine karşı yetki itirazında bulunamaz ancak esasa itiraz edebilir.
- Alacaklı borçlunun yetki itirazını kabul etmezse yetki itirazının kaldırılması için görevli mahkemeye başvurur.
- Borçlu yalnızca yetki itirazında bulunmuşsa alacaklı yetki itirazının kaldırılması için icra mahkemesinde itirazın kesin kaldırılması yoluna gidebilir. Sadece yetki itirazının kaldırılması için genel mahkemede itirazın iptali davası açılamaz; çünkü yetki itirazının kaldırılması yetkisi sadece icra mahkemesine aittir.
- Borçlu hem yetkiye hem de esasa (borca ve/veya imzaya itiraz) itiraz etmişse alacaklı itirazın kaldırılması için genel mahkemelerde itirazın iptali davası açabilir. Bu halde genel mahkeme yetki itirazını da inceler ancak sadece yetki itirazının kaldırılması için genel mahkemede dava açılamaz.
- Borçlu hem yetkiye hem de esasa itiraz etmişse alacaklı icra mahkemesinden her iki itirazın da kaldırılmasını isteyebilir. Bu halde icra mahkemesi önce yetki itirazını inceler. İcra mahkemesi icra dairesinin yetkili olduğuna karar verirse esasa itirazı incelemeye geçer.
İcra mahkemesi yetki itirazını haklı bulursa itirazın kaldırılması isteminin reddi, ödeme emrinin iptali ve takip dosyasının istem üzerine yetkili icra dairesine gönderilmesi kararı verir.
İcra mahkemesine sadece yetki itirazı yapılmışsa ve mahkeme bu itirazı haksız görürse yetki itirazının kaldırılmasına karar verir. Bu karar ile birlikte icra takibi kesinleşir ve alacaklı haciz isteyebilir.
Borçlu hem yetkiye hem de esasa itiraz etmişse icra mahkemesi, yetki itirazını haksız bulursa yetki itirazının reddine karar verir ve esası incelemeye geçer.
İTİRAZIN SONUÇLARI
- Süresinde ve usulüne uygun olarak yapılan geçerli bir itiraz, takibi kendiliğinden durdurur (m.66/I).
- Gecikmiş itiraz halinde, daha önce icra mahkemesi takibin durmasına karar vermemişse, borçlunun mazeretinin kabulüne karar verilmesiyle takip durur.
- Ödeme emrine itiraz eden borçlu, mal beyanında bulunmak zorunda değildir.
- Kısmi itiraz halinde, borcun kabul edilen kısmı için takip kesinleşir ve durmaz; itiraz edilen kısmı için takip durur.
- İtiraz üzerine duran takibe, itiraz hükümden düşürülünceye kadar devam edilemez.
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI (m. 67)
Elinde 68-68/a maddeleri anlamında belge olmayan alacaklı, borçlunun itirazını hükümden düşürmek istiyorsa, ancak itirazın iptali davası açabilir. Elinde 68-68/a maddelerinde belirtilen belgelerden olan alacaklı bir seçim hakkına sahiptir. İtirazın iptali davası, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. İtirazın iptali davasında davacı alacaklı, davalı ise borçludur. Davada yetkili ve görevli mahkeme, genel hükümlere göre tespit edilir (görev bakımından HMK m. 2, yetki bakımından HMK m. 6 vd.). Bu dava, genel hükümlere göre harca tâbidir (HarçK. m.29). İtirazın iptali davasında, yargılama usulü bakımından genel hükümler uygulanır. Alacaklı, ispat ve deliller bakımından 68. maddedeki belgelerle sınırlı değildir.
- Mahkeme, borçlunun borcu olduğu kanaatine varırsa, borçluyu borcu ödemeye mahkum eder ve itirazın iptaline karar verir. Borçlu bunun yanında yargılama giderlerinde ve vekalet ücretine mahkum edilir.
- Dava kabul edilirse, borçlunun itirazı iptal edildiğinden, alacaklı bu kararı icra dairesine vererek, durmuş olan takibe devam edilmesini ve haciz yapılmasını isteyebilir.
- Davanın kabulü halinde alacaklının dava dilekçesinde istemesi halinde, borçlu hükmolunan borç miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir.
- İtirazın iptali kararının tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde borçlunun mal beyanında bulunması zorunludur.
- Mahkeme yaptığı inceleme, takip konusu alacağın mevcut olmadığı kanaatine varırsa itirazın iptali davasını reddeder.
- İtirazın iptali davası reddi kararının kesinleşmesi ile alacaklının başlattığı takip iptal edilir.
- Davanın reddi kararı ile takip konusu alacağın bulunmadığı tespit edilir ve karar şeklen kesinleşirse, maddi anlamda da kesinleşmiş olur.
- Davanın reddine karar verilmesi halinde, borçlunun cevap layihasında istemesi halinde alacaklı reddolunan alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Ancak alacaklının tazminata mahkum edilmesi için takip yapmakta haksız ve kötüniyetli olduğunun da ayrıca borçlu tarafından ispat edilmesi gerekir.
İTİRAZIN KALDIRILMASI (m. 68-70)
- Alacaklının elinde alacaklı olduğunu gösterir belirli güçte belgeler varsa, uzun olan dava yoluna başvurmak yerine, daha kısa ve pratik olan icra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvurabilir. •İtirazın kaldırılması bir dava değildir.
- İtirazın kaldırılmasını alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde, icra mahkemesinden isteyebilir; istemezse bir daha bu alacak için ilamsız takipte bulunamaz (m. 68/I).
- Bu altı aylık süre hak düşürücüdür.
- Bazı hallerde bu süre özellik arz etmektedir. Gecikmiş itirazda (m. 65, V) ve ihtiyati hacizde (m. 264) alacaklı yedi gün içinde itirazın kaldırılmasını talep etmelidir.
İTİRAZIN KESİN KALDIRILMASI
İtirazın Kesin Kaldırılmasını Sağlayan Belgeler
- a. İmzası İkrar Edilmiş Adi Senet Açıkça imza ikrar edilebileceği gibi, borçlu süresi içinde imzaya itiraz etmezse, senet altındaki imzayı borçlu ikrar etmiş sayılır. Adi senet kayıtsız-şartsız bir para borcu içermelidir. Bu tek bir belge olabileceği gibi, birden fazla belge bir araya geldiğinde kayıtsız şartsız para borcunun varlığını gösteriyorsa bu belgelerde itirazın kaldırılmasına elverişlidir.
- b. Noter Senedi
- c. Resmi Dairelerin veya Yetkili Makamların Verdikleri Belgeler
- d. Resmi Makamlar Önünde Borç İkrarını İçeren Belgeler
- e. Kredi Kurumlarınca Düzenlenen Belgeler (Alacaklı kredi kurumu tarafından hazırlanmış ve belirli prosedürlerden geçen belgeler bu kapsamda sayılır.)
- İtirazın Kesin Kaldırılması Yargılaması
- Alacaklı, icra mahkemesinde alacağını ispat ederse, borçlu da buna karşılık itirazını ispat edemezse icra mahkemesi itirazın kaldırılmasına karar verir.
- Borçlu da itirazını kural olarak kesin kaldırmaya elverişli belgeler ile ispat etmelidir. Bunların dışında belgeyle ispatı mümkün olmayan itirazları icra mahkemesi incelemez ve itirazın kaldırılmasına karar verir.
- Kesin kaldırılması yoluna başvuracak olan alacaklı, dilekçeyle veya sözlü olarak, yetkili icra mahkemesine başvurur. Alacaklı, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasının yanında, borçlunun inkâr tazminatına mahkum edilmesini de istiyorsa bunu da talebinde belirtmelidir (m. 68/VII).
- Borçlunun itirazını ispat etmek için ibraz ettiği belgenin altındaki imza alacaklı tarafından inkar ediliyorsa, icra mahkemesi imzanın alacaklıya ait olup olmadığını 68/a maddesindeki prosedüre göre inceler.
- İcra mahkemesi, basit yargılama usulüne göre inceleme yapar.
- İcra mahkemesinin bu yargılama sonucu verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez, sadece ilamsız icra takibi bakımından kesinlikleri söz konusu olur.
- İtirazın kesin kaldırılması talebinin kabulü halinde, icra mahkemesi, alacaklının talep etmiş olması halinde borçluyu hükmolunan miktarın %20’sinden aşağı olmayan tazminat ödemeye mahkum eder (m. 68/VII,c. 1).
- İtirazın kaldırılması ile takip kesinleşir, alacaklı borçlunun mallarının haczini icra dairesinden isteyebilir. Borçlu da bu kararın kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır( m.75).
- İtirazın kaldırılması talebinin reddi halinde, alacaklı takibe devam edemez.
- İtirazın kaldırılmasının reddi halinde, borçlu talep etmişse, itiraza uğrayan alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere alacaklı tazminata mahkum edilir(m. 68/VII,c. 1).
- Ayrıca alacaklı, borçlunun ibraz ettiği belgenin altındaki imzayı inkar etmiş fakat inceleme sonunda imzanın kendisine ait olduğu anlaşılmışsa, o belgeye ilişkin miktarın %10’u oranında para cezasına mahkum edilir(m. 68/V).
İTİRAZIN GEÇİCİ KALDIRILMASI (m. 68/a-69)
- İtirazın Geçici Kaldırılması Talebi
- İtirazın geçici kaldırılması yoluna alacaklının adi bir senede dayanarak takip yapması ve borçlunun geçerli şekilde adi senet altındaki imzayı inkâr etmesi durumunda başvurulur. İtirazın geçici kaldırılması için alacaklı;
➢ İtiraz edilen senedin bir adi senet olması
➢ Kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermesi
➢ Borçlunun bu senetteki imzayı inkâr etmiş olması gerekir. Alacaklı burada da borçlunun tazminata mahkum edilmesini istiyorsa talebinde bunu da belirtmelidir (m. 68/a, VIII). İtirazın geçici kaldırılması, icra mahkemesinde basit yargılama usulüne göre ve duruşmalı olarak incelenir (m. 18/I, m. 70). Borçlu duruşmada hazır bulunmak zorundadır. Mazereti olmaksızın duruşmaya katılmazsa (ihtar edilmiş olması şartıyla), icra mahkemesi başka bir inceleme yapmadan sadece bu gerekçeyle itirazın geçici kaldırılmasına ve borçlunun imzasını inkâr ettiği senetteki miktarın %10’u oranında para cezasına mahkum edilmesine karar verir (m. 68/a, II, V).
- İtirazın Geçici Kaldırılması Yargılaması Borçlunun duruşmaya gelmesi halinde icra mahkemesi incelemeye başlar, öncelikle iki tarafın açıklamalarını dinler (m. 68/a, I, c.2). Borçlunun başkaca itirazları varsa, senet metninden anlaşılabilen itirazları ileri sürebilmesi gerekir. m. 68/a, III-IV’e göre; Mahkeme önce tarafları dinler, imzayı inkar eden tarafı isticvaba davet eder, sonuç alamazsa bilirkişi incelemesi yaptırarak imzanın inkar edene ait olup olmadığını tespite çalışır. Borçlu, alacaklının takipte dayandığı senet hakkında ayrıca imzanın sahteliği konusunda sahtelik davası açmışsa, icra mahkemesinin sahtelik davasının sonucunu bekletici mesele yapması gerekir (HMK m. 165).
➢ İmzanın borçluya ait olmadığı anlaşılırsa itirazın geçici kaldırılması talebini reddeder. Ayrıca borçlunun talep etmesi halinde, alacaklı takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmayan tazminata mahkum edilir (m. 68/a,VIII).
İmzanın borçluya ait olduğu kanaatine varırsa, itirazın geçici kaldırılması kararı verilir. Ayrıca borçlu takip konusu alacağın %10’u oranında para cezası ve alacaklının talebi halinde %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir.
İtirazın Geçici Kaldırılmasının Sonuçları
- İtirazın geçici kaldırılması kararı ile alacaklı kesin haciz isteyemez, geçici haciz isteyebilir (m. 69/I). Geçici hacizde alacaklı satış talebinde bulunamaz.
- Borçlu, itirazın geçici kaldırılması kararının kendisinde tefhim ve tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır (m.75).
- Borçlu, geçici kaldırılması kararı üzerinde alacaklıya karşı “Borçtan Kurtulma Davası” açabilir. Aksi halde geçici haciz kesinleşir.
İlamlı icra takibi alacaklının elinde bulunan ilam ya da ilam niteliğindeki belgeyi icra dairesine vererek takip talebinde bulunması ile başlar.
İcra emri, ilamsız icra takibindeki ödeme emrine benzer ancak borçlu icra emrine itiraz edemez. Borçlu yalnızca bazı sebeplere dayanarak icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını talep edebilir.
İcranın durdurulmasının koşulları:
- Bir ilam olmalı ve bu ilama dayanarak borçlu hakkında icra takibi başlatılmış olmalı,
- İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna gidilmiş olmalı,
- Kanun yolu başvurusunda icranın durdurulması (tehiri icra) istenmeli,
- Borçlunun teminat göstermesi,
- Borçlunun icra dairesinden, mahkemeden icranın durdurulması kararı getirinceye kadar süre (mehil) istemesi.
İcranın durdurulması kararı almak isteyen borçlunun izlemesi gereken yol şu şekildedir:
- Borçlu, kendisine tebliğ edilen icra emri üzerine icra dairesinden üst mahkemeden icranın durdurulması kararı getirinceye kadar kendisine uygun bir süre (mehil) verilmesini talep eder. Bu talep üzerine icra müdürü alacağın tamamı kadar teminat alır ve borçluya uygun bir süre verir. Verilen süre içinde icra takibi durur ancak üst mahkeme bu süre içinde karar vermezse icra dairesinden yeniden süre verilmesi talep edilir.
- İcra dairesinden teminat karşılığında süre alan borçlu, kanun yolunda hükmü esastan inceleyecek olan üst mahkemeye başvurarak icranın durdurulmasını ister; mahkeme bunun üzerine dosya üzerinden inceleme yaparak borçlunun icranın durdurulması hakkındaki talebi ile ilgili acele bir karar verir. Üst mahkeme icranın durdurulmasına karar verirse icra dairesi icra takibini üst mahkemenin incelemesinin sonuna kadar erteler.
- Üst mahkeme borçlunun icranın durdurulması talebini reddederse icranın durdurulması kararı kalkar ve icra takibine devam edilir. Takibin devam etmesiyle icra müdürü re’sen teminat olarak alınan parayı alacaklıya öder; eğer teminat para dışında bir mal veya hak ise önce paraya çevrilir daha sonra alacaklının alacağı ödenir.
- Kanun yolu talebi üst mahkeme tarafından kabul edilirse ilamlı icra takibi durmaya devam eder. Borçlunun başvurusu üzerine hükmü veren mahkeme, üst mahkemenin kararına göre teminatın borçluya geri verilip verilmeyeceğine karar verir.
- Published in BİLGİ NOTLARIMIZ, METİNLERİMİZ
Karşılıksız Çek Nedir , Karşılıksız Çek Durumunda Ne Yapmalıyım ?
Karşılıksız Çek Nedir , Karşılıksız Çek Durumunda Ne Yapmalıyım ?
Karşılıksız çek; çekte yazılı olan miktar ile çeki düzenleyen bireyin banka hesabında söz konusu miktarı karşılayacak oranda paranın bulunmamasıdır.
Böyle bir durumda ise elinde bulunan çeki bankaya götüren kişiye ödeme yapılmamaktadır. İlgili karşılıksız çek üzerine banka tarafından “karşılıksızdır “ ifadesine yer verilecektir. Bu ifadeden sonra banka tarafından çek sahibine geri verilecektir. Bu durumun hukukumuzda karşılıksız çek suçuna vücut vermektedir.
Karşılıksız çek durumunda Sorumlular kimlerdir?
Karşımıza 2 tane sorumluluk çıkmaktadır. Bunlardan ilki elbette ki çeki düzenleyen şahsın sorumluluğudur. Çünkü şahsın kendi banka hesabındaki tutara göre çek düzenlemesi gerekmektedir. Ancak karşılıksız çek durumunda şahıs, banka hesabında bulunan tutarın çok üstünde çek düzenlemektedir. Bu durum çeke sahip olan kişiye(hamil) karşı haksızlık oluşturmaktadır. Özetle ilk sorumlu olan kişi çeki düzenleyen şahıstır.
Bir diğer sorumluluk da belli sebeplerin var olması halinde bankadadır. Çek sahibinin elindeki çekin bir kısmının veya tamamının karşılıksız çıkması halinde, banka belli bir miktar üzerinden çek sahibine para ödemek zorundadır.
Karşılıksız çek durumunda ne yapılmalıdır ?
Bankaya süresinde ve kanuna uygun olarak sunulan (ibraz edilen) çek karşılıksız çıkarsa, çek için kanuni yaprak bedeli banka tarafından ibraz edene her halükarda ödenir. Geriye kalan alacak bakiyesi çekin arkasına ciro edilir (yazılır). Çekin lehtarı veya çeki elinde bulunduran(avali), daha önce bankaya sunmuş oldukları bu çeki böylece yetkili icra Müdürlüğünde kambiyo yoluna özgü alacak takibi yoluyla icra takibi yapabilir.
Çekin karşılıksız çıkması durumunda lehtarın mağduriyeti ve bu durumun kanunda tanımlanmış bir suç olması sebebiyle borçlu tarafı savcılığa şikâyet etme hakkı da vardır. Aslında bu olaya ticaretin sekteye uğraması olarak da değerlendirilmektedir. Zira ticari hayatında çekten gelecek nakite göre plan yapan alacaklı iş veren hak sahibi nasıl nitelendirirseniz öyle söyleyebilirsiniz çekin ödenmemesi durumunda ortaya ciddi bir mağduriyet çıkacaktır.
Karşılıksız Çek’in İcra Takibi Süreci
“Karşılıksız çek icra takibi nasıl yapılır” konusundan da kısaca söz etmek gerekirse, icra takibi için başvuruda bulunduktan sonra, borçlu tarafa ödeme emri gönderilmektedir .Bu ödeme emri ile alacaklıdan belirlenen süre içerisinde borcunu ödememesi durumunda haciz yolu ile tahsilatın yapılacağı bildirilmektedir. Çekler, kambiyo senet olduğundan dolayı gönderilen icra emrine itiraz için alacaklıya 5 gün tanınmaktadır. 5 gün içerisinde borçlu tarafın herhangi bir itirazda bulunmaması durumunda icra takibi kesinleşmiş olmaktadır. İcra takibinin kesinleşmesi ile birlikte, borcun haciz yolu ile tahsil edilmesi için başvuruda bulunulmalıdır. Haciz işlemi, borçluya ait olan mallara el konularak satılması ve bu yolla alacaklının ödemesinin yapılması anlamına gelmektedir. Haciz işleminin gerçekleşmesi durumunda çek üzerinde yazan tutara ek olarak; çekin ödeme tarihinden itibaren yaşanan gecikmenin faizi, icra takibi için yapılan masraflar ve avukat giderleri ile çekin binde üçünü aşmamak koşulu ile komisyon ödemesi talep etmek de mümkündür.
Çek mağduriyeti yaşayan kişiyi devletimiz kanunları ile koruma altına almıştır. Karşılıksız çek ile karşılaşan kişi hakkını ararken şu haklara sahip olur.
- Türk Ticaret Kanunu Gereğince kalacak kısmın yani çek bedelinin %10 fazlası çek tazminatı olarak ödenir.
- Türk Ticaret Kanunu gereğince bakiye borç üzerine vade tarihinden itibaren ticari faiz işlemeye başladığı için bu faiz bedeli icra takibi yoluyla istenir. (TTK gereğince 2020 yılı için %15)
- Kanunun tanımış olduğu ihtiyati haciz hakkı talep edilebilir. Bu kanun yoluyla borçlunun mal kaçırması veyahut elindeki malları devretmesi ihtimaline karşı, borçlunun mal varlığına ve banka hesaplarına haciz konulması sağlanır. Bu kanun yolunun avantajı bir kaç gün içerisinde kararın alınması ve borçluya tebliğ edilmesine gerek bulunmamasıdır. Böylece kötü niyetli mal kaçırma davranışlarının önüne geçilebilmektedir.
Karşılıksız çek suçu nedir?
Bu suçun oluşması için elinde çek olan kişinin çeki üzerine karşılıksız kaşesinin vurulması gerekir. Bu durumda çek sahibi icra takibine başvurabileceği gibi çek sahibine karşı şikayette de bulunabilir.
Karşılıksız çek suçunda şikayet süresi ne kadardır?
Çekin karşılıksız olduğunu öğrenen çek sahibinin, bu öğrenmeden itibaren 3 ay şikayet süresi süresi vardır. Ancak çekin karşılıksız olduğunu hak sahibi öğrenmezse; bu durumda 1 yıllık süresi bulunmaktadır. Bu süre zarfında çek sahibinin, çeki düzenleyene karşı şikayette bulunması gerekmektedir. Görevli mahkeme İcra Ceza Mahkemesidir.
- Published in BİLGİ NOTLARIMIZ, METİNLERİMİZ
Vekaletname Çeşitleri
Vekaletname Çeşitleri Nelerdir?
Belli başlı vekaletname türleri şunlardır:
- Genel yekilere dayalı,
- Tapuda yapılacak işlemlere dair,
- Veraset ilamı ve intikal işlemlerine ilişkin,
- Tanıma ve tenfize ilişkin,
- Gayrimenkul alım ve satımına ilişkin,
- Boşanma davası açmaya açılmış olan boşanma davasını kabul etme yetkisi veren,
- İpotek kurmak üzere yetkilendirilmiş,
- Şirketler tarafından verilen,
- Şirketlerde hisse devrine ilişkin,
- Satış vadi yapmak için verilecek
Hangi Vekaletname Türlerinde Özel Yetki Gereklidir?
- Özel Taşınmaz Satış,
- Arabuluculuk ve Uzlaşma Yetkileri İçeren Özel,
- Veraset/İntikal Satış,
- Şirket Kuruluş,
- Veraset ve intikale ilişkin,
- Tanıma ve tenfize ilişkin,
- Boşanma davası açmaya yarayan ya da açılmış olan boşanma davasını kabul etme yetkisi veren,
- İpotek kurmak üzere yetkilendirilmiş,
- Şirketler tarafından verilen,
- Kira sözleşmesi yapılmasına ilişkin,
- Şirketlerde hisse devrine ilişkin,
- Satış vaadi yapmaya ilişkin,
- Gayrimenkul alım ve satımına ilişkin,
- Tapuda yapılacak işlemlere ilişkin
Vekalet Vermek İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?
Vekalet vermek için gerekli belgeler şunlardır:
- 2 adet vesikalık fotoğraf
- Vekalet verecek kişinin nüfus cüzdanı ve T.C. kimlik numarası
- Vekil olacak şahsın adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası
- Ayrıca araç satışlarında vekâlet için ruhsat belgesi
- Gayrimenkul işlemleri için tapu belgesi
- Yabancılar için orijinal pasaport ve çevirisi, vergi numarası ve vekalet verecek kişiye ait iki adet vesikalık fotoğraf
Yazımın Devamında Genel Dava, Boşanmaya İlişkin, Tanıma Ve Tenfiz Davalarına İlişkin, Tapuda Yapılacak İşlemlere İlişkin, Veraset İntikal İşlemlerine İlişkin, Oturma İznine İlişkin, Şirket Kuruluşuna İlişkin Vekâletname Örnekleri Yeralmaktadır.
GENEL DAVA VEKÂLETNAME ÖRNEĞİ
Leh ve aleyhimde açılmış veya açılacak dava ve takipler ile benimde başkaları aleyhine açtığım ve açacağım bilumum dava ve takiplerden dolayı T.C.Mahkemelerinin, meclislerinin, daire ve kuruluşlarının her kısım ve derecesinde ve/veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde ve/veya Birleşmiş Milletlere bağlı bütün devletlerde, her sıfat ve şekilde beni temsile hak ve menfaatlerimi korumaya, haklarımın temin, müdafaa ve muhafazası için uygun göreceği bütün muameleleri yapmaya müdahil olarak davalara katılmaya, dava açmaya, tahkime ve hakem tayinine, her nevi dilekçe ve evrakları beni temsilen kendi imzası ile ilgili kurum ve kuruluşa vermeye, tebliğ ve tebellüğe, ihbarname, ihtarname ve protesto keşidesine ve cevaplar itasına tespit yaptırmaya, tanık ve bilirkişi göstermeye, karşı taraftan gösterilenleri kabul veya redde, yemin teklifi kabul ve redde, keşif yaptırmaya, keşiflerde hazır bulunmaya keşif raporlarına itiraz ve kabule, yeniden keşif talebinde bulunmaya, tutanakları imzalamaya, raporlarına, ihtiyati ve icra-i haciz ve tedbirleri almaya koydurtmaya ve kaldırmaya, dosyaları tetkike, elden evrak alıp vermeye, kayıt ve suretler çıkarmaya, hakim, hakem, bilirkişi şahit ve katipleri redde şikayete, duruşmalardan vareste tutulmam yolunda talepte bulunmaya, kararların tavzih ve düzeltilmesini istemeye, mürafaya, temyiz talebinde bulunmaya, temyiz ve mürafadan vazgeçmeyi kabule, tashihi karar talebinde bulunmaya dava nakli ve iadeyi muhakemeye, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri, Vergi Daireleri, vergi itiraz, takdir, temyiz ve il uzlaşma komisyonları ve icra müdürlükleri ile kurulmuş ve kurulacak tüm mahkeme ve organlarda beni temsile, uzlaşma talebinde bulunmaya, Adalet Bakanlığı, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, diğer idari merciler ve adli ve idari mahkemeler nezdinde adli sicil ve adli sicil arşiv kayıtlarının talep edilmesi, silinmesi, düzeltilmesi ve adli sicille ilgili sair her türlü adli ve idari başvuruda bulunmaya, diğer bütün devlet dairelerinde ilgili işlemleri aynen benim gibi yapmaya, tüm kararların infazını ilgili kurum ve kuruluşlardan istemeye, İcra takiplerine, İcra-i satışlara ve ihalelere İştirake, pey sürmeye, teminat yatırmaya, çekmeye, mahsus talebinde bulunmaya, mahcuz malları alacağa mahsup ettirmeye, malları teslim ve tesellüme, daha evvel vermiş olduğum vekaletleri azil etmeye ve ahzu kabza, sulh ve ibraya, ihtiyati haciz vaz ve fekkine, mal beyanında bulunmaya, davadan ve temyizden feragate, feragati davayı kabule, bu yetkilerin bir kısmını veya tamamı ile başkalarını da tevkil, teşrik ve azle, ve bu yetkileri birlikte veya ayrı ayrı kullanmak üzere münferiden, mezun ve yetkili olmak üzere olarak Ankara Barosu’na ….. sicil no ile kayıtlı ………… TC Kimlik Nolu ve ……….. Vergi Dairesine bağlı Avukat ……vekil tayin edildi. Vekâletname veren :Adresi :T.C.Kimlik No
BOŞANMAYA İLİŞKİN VEKÂLETNAME ÖRNEĞİ
Gerek eşim ………………. aleyhine boşanma davası ve buna bağlı her türlü davalar açmaya, gerekse eşim tarafından aleyhime açılmış veya açılacak boşanma davasını ve boşanma talebini kabul etmeye, yabancı devlet mahkemeleri tarafından, bizim için verilmiş ve kesinleşmiş boşanma ilamını tenfiz ettirmeye ve ilgili mahkemeden tenfiz kararı almaya, icabında müşterek çocuklarımızın velayeti, maddi manevi tazminat, gerek şahsım, gerekse müşterek çocuğumuz/çocuklarımız için nafaka talebinde bulunmaya, bu konularla ilgili olarak T.C. Mahkemelerinde ve ilgili bütün adli ve idari daire ve kurumlarında beni temsile, davalar açmaya, açılmış, açılacak ve gıyapta olacak davalara girmeye, kendi imzasıyla dilekçe ve layihalar yazıp ilgili yerlere vermeye, tebliğ ve tebellüğe, delil ve şahitler göstermeye, bunlardan vazgeçmeye, reddi hakim ve katibe, ihtar, ihbar ve protestolar çekmeye, bunlara cevaplar vermeye, ihtiyati ve icrai haciz ve tedbirler koymaya, bunları kaldırmaya, mürafaaya, müdafaaya, yemin teklif, kabul ve reddetmeye, temyiz, tashihi karar, iadei muhakeme, ıslah ve tavzih isteğinde bulunmaya, icabında temyiz hakkından feragata ve bu yoldaki feragatı kabule, nüfus kayıt örneği almaya, hükümleri kesinleştirmeye ve nüfus kayıtlarına tescil ettirmeye, başkalarını tevkil, teşrik ve azle, birlikte veya ayrı ayrı ifayı vekalete yetkili olarak Ankara Barosu’na ….. sicil no ile kayıtlı ………… TC Kimlik Nolu ve ……….. Vergi Dairesine bağlı Avukat ……vekil tayin edildi.Vekâletname veren :Adresi :T.C.Kimlik No :
TANIMA ve TENFİZ DAVALARINA İLİŞKİN VEKÂLETNAME ÖRNEĞİ
Aleyhime açılmış ve açılacak dava ve takiplerden dolayı T.C Yargı organlarının, meclislerinin daire ve kuruluşlarının her kısım ve derecesinde, her yol ve sıfatla beni temsile hak ve menfaatlerimi korumaya,keza eşim ………………………….’ ın aleyhine açtığım veya eşim …………………………..’ ın benim aleyhine açacağı BOŞANMA, davaları ile ilgili Keza Türkiye dışında başka ülke mahkemelerinin vermiş olduğu boşanma davama ilişkin kararların TANINMASI VE TENFİZİ davaları ile sair kurumlar ve kişiler aleyhine davalar açmaya, icra takibinde bulunmaya, açılmış davalara katılmaya, takibe ve neticelendirmeye, teslim edilecek evrakları ilgili kurumlara teslim etmeye tahkime ve hakem tayinine, her nevi dilekçe ve evrakları beni temsilen kendi imzası ile ilgili kurum ve kuruluşlara vermeye, tebliğ ve tebellüğe, tanık, bilirkişi göstermeye, karşı taraftan gösterilenleri kabul veya redde, protesto, ihtarname ve ibraname keşidesine, keşide olunanlara cevap vermeye, yemin teklifi ve kabul ve redde, keşif yaptırmaya, keşiflerde hazır bulunmaya, keşif raporlarına itirazlara, yeniden keşif talebinde bulunmaya, ihtiyati ve icra-i tedbir ve hacizler yaptırmaya ve kaldırtmaya, İcra Daireleri, Yargıtay, Sayıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, vergi mahkemeleri ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri ile yasalarla kurulmuş ve kurulacak yargı organları ve diğer devlet dairelerinin tümünde gerekli her türlü kanuni işlemleri yapmaya, işleri takibe, murafaaya, kararları temyize, kararların düzeltilmesi ve yargılamanın iadesini istemeye, hakim, bilirkişi, hakem , şahit, katip ve bilirkişileri şikayete ve redde, dava nakline, duruşmalara katılmaya, elden evrak alıp vermeye, kayıt ve suretler çıkartmaya, dosyaları tetkike, yanlışlıkları düzelttirmeye, vergi daireleri, vergi itiraz, takdir, temyiz ve il uzlaşma komisyonları ile yasalarla bu konuda kurulmuş ve bundan sonra kurulacak organlarda beni temsile, uzlaşma talebinde bulunmaya, tutanakları imzalamaya, itiraza, gerekli yasal işlemleri takip ve neticelendirmeye, duruşmalardan vareste tutulmam yolunda talepte bulunmaya, tüm kararların infazını ilgili kuruluşlardan istemeye, ahzu kabza, sulh ve ibraya, davayı kabul ve redde, davadan feragati ve feragati davayı kabule, temyizden feragate ve temyizden feragati kabule, başkalarını tevkil, teşrik ve azle yetkili olmak üzere Ankara Barosu’na ….. sicil no ile kayıtlı ………… TC Kimlik Nolu ve ……….. Vergi Dairesine bağlı Avukat ……vekil tayin edildi.Vekâletname veren :Adresi :T.C.Kimlik No :
TAPUDA YAPILACAK İŞLEMLERE İLİŞKİN VEKÂLETNAME ÖRNEĞİ
Beni temsilen sahibi ve hissedarı bulunduğum ………….taşınmazdaki (*) ] bilumum hak ve hisselerimin tamamını veya bir kısmını dilediği kişi veya kişilere dilediği bedel ve koşullarla toptan veya parça parça, hisseli veya hissesiz olarak satmaya, satış bedellerini almaya,(ahzu kabza), sulh ve ibraya, ilgili tapu sicil müdürü veya yetkili tapu memuru huzurunda kesin ferağ takrirlerini vermeye, tescil talebinde bulunmaya, tapu defteri ve sicilini ve belgelerini imzalamaya, Noterliklerde SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ yapmaya ve imzalamaya, sözleşme koşullarını ve cezai şartlarını dilediği şekilde tespite, gerektiğinde sözleşmeyi fesh etmeye, değişiklikler yapmaya, tapu siciline şerh hususunda izin ve yetki vermeye, şerhi terkin ettirmeye, taşınmazın tasarruf ve yararlanma haklarını alıcıya devir ve teslim etmeye, cins tashihi yaptırmaya, tapu ve nüfus kayıtlarındaki her türlü yanlışlıkları idari yollardan düzelttirmeye, belgeleri imzalamaya, taşınmazla ilgili gerekli beyannameleri yetkili resmi mercilere vermeye, her türlü harç, vergi ve giderlerini yatırmaya, fazla ödenenlere itiraza her türlü yasal ve özel işlemleri tüm resmi makam ve merciler önünde yapmaya ve imzalamaya (**) birlikte veya ayrı ayrı ifayı vekalete mezun ve yetkili olmak üzere Ankara Barosu’na ….. sicil no ile kayıtlı ………… TC Kimlik Nolu ve ……….. Vergi Dairesine bağlı Avukat ……vekil tayin edildi.
Vekâletname veren :
Adresi :
T.C.Kimlik No :
VERASET İNTİKAL İŞLEMLERİNE İLİŞKİN VEKÂLETNAME ÖRNEĞİ
Beni temsilen bilcümle muris (*) ve muris evvellerimin vuku vefatı ile ] diğer mirasçılar yanında bana her türlü yolla intikal eden veya edecek [T.C ……………dahilindeki bilumum taşınmazlardaki / (**) ] ve taşınır mallardaki hak ve hisselerimi ve taşınmaz hisselerimin tamamını veya bir kısmını, mirasçılık belgelerine göre adıma intikal ettirmeye ve tescillerini yaptırmaya, iştirak halindeki mülkiyeti müşterek mülkiyete çevirmeye ve hissedarlık esasını kabule, bu konularla ilgili tapu sicil müdürlüğü veya takrir almaya yetkili memur huzurunda namıma intikal ve tescil takrirleri vermeye ve kabule, tescil talebinde bulunmaya, tapu defteri ve sicilini imzalamaya, cins tashihi yaptırmaya, tapu senetlerini almaya, veraset ve intikal vergilerini ve emlak vergilerini ödemeye, beyannamelerini tanzim ederek ilgili mercilere sunmaya, iade edilecek kısımlarını geri almaya, tapu ve nüfus kayıtlarındaki yanlışlıkları idari yollardan düzeltmeye, belediyeye, yola, yeşil alana terki gereken kısımları bedelli veya bedelsiz olarak terke, terk takrirlerini vermeye, bu konudaki evrak ve belgeleri imzaya, [Beni temsilen bilcümle muris(*) ve muris evvellerimin vuku vefatı ile ] diğer mirasçılar yanında bana her türlü yolla intikal eden veya edecek [T.C ……………dahilindeki bilumum taşınmazlardaki/ (**) ] bilumum hak ve hisselerimin tamamını veya bir kısmını intikalden önce veya sonra dilediği bedel ve koşullarla toptan veya parça parça, hisseli veya hissesiz olarak [dilediğine(***)] satmaya, satış bedellerini almaya,(ahzu kabza), sulh ve ibraya, ilgili tapu sicil müdürü veya yetkili tapu memuru huzurunda kesin ferağ takrirlerini vermeye, tescil talebinde bulunmaya, tapu defteri ve sicilini ve belgelerini imzalamaya, Noterliklerde SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ yapmaya ve imzalamaya, sözleşme koşullarını ve cezai şartlarını dilediği şekilde tespite, gerektiğinde sözleşmeyi fesh etmeye, değişiklikler yapmaya, tapu siciline şerh hususunda izin ve yetki vermeye, şerhi terkin ettirmeye, taşınmazın tasarruf ve yararlanma haklarını alıcıya devir ve teslim etmeye, cins tashihi yaptırmaya, tapu ve nüfus kayıtlarındaki her türlü yanlışlıkları idari yollardan düzelttirmeye, belgeleri imzalamaya, taşınmazla ilgili gerekli beyannameleri yetkili resmi mercilere vermeye, her türlü harç, vergi ve giderlerini yatırmaya, fazla ödenenlere itiraza her türlü yasal ve özel işlemleri tüm resmi makam ve merciler önünde yapmaya ve imzalamaya, yukarıda belirttiğim konularla ilgili her türlü yasal işlemleri benden farksız olarak ilgili tüm resmi makam ve merciler önünde yapmaya ve imzalamaya, yetkili ve mezun olmak üzere Ankara Barosu’na ….. sicil no ile kayıtlı ………… TC Kimlik Nolu ve ……….. Vergi Dairesine bağlı Avukat ……vekil tayin edildi.
Vekâletname veren :
Adresi :
T.C.Kimlik No :
OTURMA İZNİNE İLİŞKİN VEKÂLETNAME ÖRNEĞİ
Leh ve aleyhimde açılmış veya açılacak dava ve takipler ile benimde başkaları aleyhine açtığım ve açacağım bilumum dava ve takiplerden dolayı T.C.Mahkemelerinin, meclislerinin, daire ve kuruluşlarının her kısım ve derecesinde ve/veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde ve/veya Birleşmiş Milletlere bağlı bütün devletlerde, her sıfat ve şekilde beni temsile hak ve menfaatlerimi korumaya, haklarımın temin, müdafaa ve muhafazası için uygun göreceği bütün muameleleri yapmaya müdahil olarak davalara katılmaya, dava açmaya, tahkime ve hakem tayinine, her nevi dilekçe ve evrakları beni temsilen kendi imzası ile ilgili kurum ve kuruluşa vermeye, tebliğ ve tebellüğe, ihbarname, ihtarname ve protesto keşidesine ve cevaplar itasına tespit yaptırmaya, tanık ve bilirkişi göstermeye, karşı taraftan gösterilenleri kabul veya redde, yemin teklifi kabul ve redde, keşif yaptırmaya, keşiflerde hazır bulunmaya keşif raporlarına itiraz ve kabule, yeniden keşif talebinde bulunmaya, tutanakları imzalamaya, raporlarına, ihtiyati ve icra-i haciz ve tedbirleri almaya koydurtmaya ve kaldırmaya, dosyaları tetkike, elden evrak alıp vermeye, kayıt ve suretler çıkarmaya, hakim, hakem, bilirkişi şahit ve katipleri redde şikayete, duruşmalardan vareste tutulmam yolunda talepte bulunmaya, kararların tavzih ve düzeltilmesini istemeye, mürafaya, temyiz talebinde bulunmaya, temyiz ve mürafadan vazgeçmeyi kabule, tashihi karar talebinde bulunmaya dava nakli ve iadeyi muhakemeye, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri, Vergi Daireleri, vergi itiraz, takdir, temyiz ve il uzlaşma komisyonları ve icra müdürlükleri ile kurulmuş ve kurulacak tüm mahkeme ve organlarda beni temsile, uzlaşma talebinde bulunmaya, Adalet Bakanlığı, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, diğer idari merciler ve adli ve idari mahkemeler nezdinde adli sicil ve adli sicil arşiv kayıtlarının talep edilmesi, silinmesi, düzeltilmesi ve adli sicille ilgili sair her türlü adli ve idari başvuruda bulunmaya, diğer bütün devlet dairelerinde ilgili işlemleri aynen benim gibi yapmaya, tüm kararların infazını ilgili kurum ve kuruluşlardan istemeye, İcra takiplerine, İcra-i satışlara ve ihalelere İştirake, pey sürmeye, teminat yatırmaya, çekmeye, mahsus talebinde bulunmaya, mahcuz malları alacağa mahsup ettirmeye, malları teslim ve tesellüme, daha evvel vermiş olduğum vekaletleri azil etmeye ve ahzu kabza, sulh ve ibraya, ihtiyati haciz vaz ve fekkine, mal beyanında bulunmaya, davadan ve temyizden feragate, feragati davayı kabule, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, T. C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanılığı ve diğer tüm bakanlıklar ve bunlara bağlı müdürülkler, Emniyet Genel Müdürlüğü, İl ve İlçe Emniyet Müdürlükleri ve Polis Merkezleri, Yabancılar Şube Müdürlükleri, ve diğer tümdevlet dairelerinde temsile, adıma yabancı personel çalışma izni başvurusu yapmaya, oturma izni başvurusu yapmaya, bu hususta elekronik ortamda işlem yapmaya, dilekçe ve formları doldurmaya ve imzalamaya ve bunları ilgili kurumlara teslime, elden evrak almaya, elden tebligat almaya bu yetkilerin bir kısmını veya tamamı ile başkalarını da tevkil, teşrik ve azle, ve bu yetkileri birlikte veya ayrı ayrı kullanmak üzere münferiden, mezun ve yetkili olmak üzere Ankara Barosu’na ….. sicil no ile kayıtlı ………… TC Kimlik Nolu ve ……….. Vergi Dairesine bağlı Avukat ……vekil tayin edildi.
ŞİRKET KURULUŞUNA İLİŞKİN VEKÂLETNAME ÖRNEĞİ
Hissedarı olacağımız bir Limited şirket kuruluşu için gerekli olan işlemleri takip, ifa ve sonuçlandırmaya,Kurulacak olan şirketin ana sermayesinin ve şirketteki payımızın tespitine,Ana sermayedeki payımızla ilgili taahhütlerde bulunmaya,Şirketin konusu da dahil olmak üzere, şirketin ana mukavelesini hazırlamaya,Bizim adımıza Noter huzurunda ana mukaveleyi imzalamaya,Ana mukavelede gerekli değişiklikleri ve tashihleri yapmaya ve yeni şekli ile Noter huzurunda imzalamaya,Yukarıda belirtilen değişiklikleri tescil ve ilan ettirmeye,Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, diğer bankalar, Başbakanlık, Hazine Müsteşarlığı, Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile buna bağlı kuruluşlar, diğer Bakanlıklar ve Genel Müdürlükler, Ticaret Mahkemeleri, Ticaret Sicili ve Ticaret Odaları, Vergi daireleri, Posta İdaresi, Telekomünikasyon kuruluşları, diğer resmi makam ile özel kurum ve kuruluşlar nezdinde gerekli olan tüm işlemleri takip, ifa ve sonuçlandırmaya, özellikle izin ve onayları temine,Ana sermaye payımızı yatırmaya, bloke ettirmeye ve döviz olması halinde Yeni Türk Lirasına transfere,Döviz makbuz ve belgelerini teslim almaya,Yeni Türk Lirasına transfer edilen meblağın ana sermaye payımız olarak şirket sermayesine eklemeye,Tüm bankalarda TL, EURO, USD hesapları açtırmaya, para yatırmaya veya bu konu ile ilgili talimatlar vermeye,Şirketin kuruluşu ile ilgili tüm dilekçe, belge, evrak ve layihaları sunmaya ve teslim almaya,Posta, demiryolu, hava yolu, kara yolu ve otobüs işletmelerince nakledilen, bankalar, resmi makam, özel kurum ve kuruluşlar tarafından gönderilen para, mektup ve paketleri teslim almaya, ahzu kabza,Şirketi ticaret siciline tescil ettirmeye,Vergi dairesinde adımıza vergi numarası almaya ve şirket ile ilgili gerekli işlemleri yaptırmaya, belgeleri sunmaya, şirketin vergi numarasını ve vergi tabelasını almaya,Yukarıda belirtilen konularla ilgili dilekçeleri sunmaya,Yukarıda belirtilen hususlarla ilgili vergi ve harçları yatırmaya, layihaları imzalamaya, fazla ödenenleri talep etmeye, teslim almaya,Kira sözleşmeleri imzalamaya, Yukarıda belirtilen işlemler ile ilgili olarak, yine yukarıda belirtilen Bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar, tüzel ve tabi şahıslara verilmek üzere gerekli olan bilumum belgeleri tanzime, icabında düzeltmeler yapmaya, imzaya ve ibraz etmeye,Gerektiğinde bu vekâletnamede belirtilen konular ile ilgili olarak başkalarını da tevkile mezun ve yetkili olmak üzere, Ankara Barosu’na ….. sicil no ile kayıtlı ………… TC Kimlik Nolu ve ……….. Vergi Dairesine bağlı Avukat ……vekil tayin edildi.
- Published in METİNLERİMİZ
Velayet Davası
Velayet Davası Nedir?
Velayet davası, çocuğun on sekiz yaşını doldurmamış ve velayeti diğer ebeveyne verilmiş kişilerin açacağı davadır. Çocuğunun velayetini talep eden kişi, velayetin değiştirilmesini, kendisine verilmesini talep edecektir. Taraflar arasında boşanma davası bulunuyor ve tarafların müşterek çocuklar var ise ayrıca velayet davası açılmasına gerek bulunmamaktadır. Velayet, boşanma davası devam ederken hakimin doğrudan gözeteceği bir konudur. Çocuğun menfaati ve yararı bakımından velayetin anneye mi babaya mı verilmesi gerektiğini araştırarak karar verecektir. Boşanma davası devam ederken geçici olarak anneye ya da babaya velayet hakkını verecektir.
Boşanma sonucunda verilen velayet hakkı kötüye kullanılmış, hak yerine getirilmemiş olması halinde velayet davası açılacaktır. Velayet davası açmaya yetkili olan kişi yalnızca çocuğun annesi ya da babasıdır. Velayet hakkı yalnızca anne ve babanındır. Ayrıca velayet hakkı, evlat edinenin yine on sekiz yaşını doldurmamış olan evlat edinilenin üzerinde de hakkı bulunmaktadır.
Velayet Davası Nasıl Açılır ve Ne Kadar Sürer?
Her hukuk davasında olduğu gibi, haklı nedenlerin ve gerekli koşulların varlığı halinde, velayet davası açmak isteyen kişi, bir dilekçe ile bu talebini yetkili makama iletmek zorundadır. Velayet davası dilekçesi ismi verilen bu dilekçede, davayı açmak isteyen kişinin adı soyadı, adresi ve varsa avukatının adı soyadı ve adresi, davayı açmak istediği karşı tarafın adı soyadı ve adresi, velayet davasını açmak istemesinin nedeni ve dayandığı hukuki olaylar, deliller yer almalıdır. Velayet davasını açmak istemesi ile birlikte talep ettiği dava sonucu ayrıntıları ile bulunmalıdır.
Velayet davaları, boşanma davalarının kesinleşmesinden sonra bir yıl geçmesi halinde açılır. Velayetin değişmesini zorunlu hale getirecek durumlar ve çocuğun menfaatinin olması durumunda açılan bir davadır. Velayet davası, çocuğun bulunduğu aile mahkemesine velayeti elinde olmayan anne ya da baba tarafından açılabilir. Velayet davalarının daha hızlı bir şekilde sonuçlanabilmesi için belirlenmiş olan süre, 90 gün olarak hesaplanmıştır. Velayet davasının sonuçlanması 90 gün olarak belirlenmiş olsa da bu süre mahkemenin yoğunluğuna ve işleyişine göre değişiklik gösterebilir.
Velayetin Kapsamı Nedir?
Çocuğun velayet hakkı ile anne ve babanın çocuk menfaati adına olan eğitim, sağlık, beslenme gibi her türlü kararların alınmasıdır. Anne ve baba çocuğun korunması için önlemler almalıdır. Velayet ile çocuk adına menfaat gözetilerek anne ve babanın karar vermesidir. Anne ve baba, çocuğun üçüncü kişilere karşı yasal temsilcisidir.
Üvey çocuk üzerinde üvey anne ya da babanın velayet hakkı bulunmamaktadır. Yalnızca öz anne ve babanın velayet hakkı bulunmaktadır. Ancak yine de üvey anne ya da babanın üvey çocuklarına karşılık özen, ilgi göstermelidir.
Velayet Hakkı Kime Verilir?
Velayet hakkı yalnızca anne ve babaya aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 336. Maddesinin ilk fıkrasında da belirtildiği üzere;
“Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar.”
Akrabalık derecesi ne kadar yakın olursa olsun velayet hakkı verilmez, ancak vesayet hakkı verilebilir. Boşanma davası sona erene kadar çocuğun velayet hakkı anne ve babanındır. Bu hak başkasına devredilemeyeceği gibi anne veya babanın bu haktan feragat etmesi de mümkün değildir. Ancak anne veya babadan yasal sebeplere dayanılarak velayet hakkı ellerinden alınabilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 335. Maddesinin ikinci fıkrasında da belirtildiği üzere;
“Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velâyeti altında kalırlar.”
Bu sebepler dışında velayet hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır, devredilemez ve feragat edilemez. Anneanne, dede, babaanne gibi yakın akrabaların velayet hakkı bulunmamaktadır.
Velayetin Kimde Kalacağı Neye Göre Belirlenir?
Boşanma davalarının çoğunda çiftler velayet konusunda uzlaşma sağlayamamaktadırlar. Hakim velayet hakkının kimde kalacağını belirlerken çocuğun menfaati ve çıkarı gözetilerek karar vermektedir.
Eğer çocuk 0-4 yaş aralığında ise anne bakımına muhtaç olan bir çocuk demektir. Hakim genellikle bu yaş aralığındaki çocukların velayet hakkını anneye vermektedir. Annenin maddi durumuna ya da yaşam tarzına bakılmaksızın velayet kararı verilir, çünkü bu yaş aralığındaki çocuklar anne bakımına muhtaçtır.
Eğer çocuk 6-12 yaş aralığında, okul çağında ise hakim ona göre bir değerlendirmede bulunacaktır. Okul çağında olan çocuğun hangi okula gittiği, gittiği okulun hangi ebeveynin oturduğu yere yakın olduğu, hangi ebeveynin çocuklarının dersine yardımcı olduğu ve onunla ilgilendiği gibi tüm hususlar değerlendirmeye alınacaktır. Sonuç olarak okul çağındaki çocuk adına verilecek olan velayet kararında çocuğun yararı ve geleceği gözetilecektir.
Çocuğun çıkarı hangi tarafta korunacaksa velayet hakkı o tarafa verilir.
Çocuk duygusal anlamda hangi tarafa daha bağlı ise velayet hakkı o ebeveyne verilir.
Ortak Velayet Nedir?
Ortak velayet, Türkiye’de uygulamada yer almayıp mahkemelerde yeni yeni uygulamaya geçmiş olan bir düzenlemedir. Ortak velayet ile eşler, evliliğin sona ermesi ile çocukları ile ilişki ve medeni haklarından eşit şekilde yararlandığı bir düzenlemedir. Aslında ortak velayet, çiftlerin evlilik içerisinde çocuklar adına kullanmış olduğu hak ve ödevlerin tümüdür.
Türkiye’de uzun zamandır yer almayan bu uygulama, başka ülkelere ait kanunlarda uzun zamandır yer almakta ve uygulanmaktadır. Ancak kanun olarak yürürlüğe giren bir düzenleme olmayıp Türkiye’nin taraf olduğu bir uluslararası anlaşmanın onaylanması ile yorum yoluyla uygulanmaktadır. Çocuğun velayetinin yalnızca anneye verilmesi halinde baba açısından bazı problemler ile karşılaşılabilmektedir. Bu nedenle çocuğa ilişkin ortak velayete hükmedilmesinin çocuk ve ebeveynler açısından yararı daha fazla olabilmektedir.
Ortak velayete hükmedilebilmesi için belli başlı şartlar bulunmaktadır:
- Öncelikle çocuğun menfaati, yararı olmalıdır.
- Anne ve babanın ortak velayete ilişkin ortak iradede bulunmaları gerekmektedir.
- Anne ve babanın ortak velayete ilişkin ortak iradesini mahkemeye yazılı olarak sunması gerekmektedir.
- Anne ve babanın ortak velayet hususundaki ortak iradede olduklarına dair hakimin kanaat getirdiği ve bu konuda tarafların ileride sorun yaratmayacağına dair öngörüsü olmalıdır.
Hakimin ortak velayet kararına ilişkin takdir yetkisi tanınmaktadır. Ortak velayete ilişkin çocuk yararını gözeterek takdir yetkisinde bulunmaktadır.
Mahkeme tarafından verilen velayet kararı, her daim kesin hüküm oluşturulmayacaktır. Velayet, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle hakimin ortak velayete ilişkin kurmuş olduğu hüküm, kesin bir hüküm değildir. Şartların değişmesi halinde yeniden velayete ilişkin bir dava açılarak velayet konusunda yeni bir karar verilmesi talep edilebilecektir.
Ortak velayete ilişkin düzenlemede, nafaka hususu da çok sık sorulan sorular arasındadır. Nafaka konusunda da hakim tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması sonrasında bir karara varacaktır.
Velayette Kardeşler Ayrı Ayrı Verilebilir Mi?
Hakim velayet konusunda çocukların menfaatini gözeterek karar vermektedir. Bu nedenle boşanan çiftlerin birden fazla müşterek çocukların menfaati gereği birbirinden ayrılmamalıdır.
Çocukların birbirinden ayrı yetişmesi elbette ruhsal gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir unsurdur. Yargıtayın aynı görüşte olduğu kararı da mevcuttur.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Velayet
Anlaşmalı boşanma, tarafların boşanma ve boşanmaya bağlı olan diğer unsurların anlaştığı bir boşanma türüdür. Bu nedenle taraflar, boşanma, nafaka, tazminat, velayet hususlarında uzlaşıp bu uzlaşma beyanını protokole dökerek anlaşmalı boşanma yolunu tercih edebilirler. Taraflar arasında anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanmadan ve tüm hususlarda anlaşmadan anlaşmalı boşanma davası gerçekleşemeyecektir.
Anlaşmalı boşanma davasında, müşterek çocuğun olması halinde, müşterek çocuğun velayetinin kimde kalacağı da belirlenmelidir. Müşterek çocuğun velayetinin kimde kaldığı belirlendiği takdirde, velayeti almayacak olan ebeveyn ile arasında kurulacak kişisel ilişki günleri de takdir edilmelidir. Ancak kişisel ilişki günlerinin belirlenmesi protokolde olma zorunluluğu bulunmamaktadır, kişisel ilişki günlerinin belirlenmesinin takdiri mahkemeye bırakılabilir. Hakim, çocuğun menfaati ve üstün yararını gözeterek kişisel ilişki günlerinin belirlenmesine dair bir karar verecektir.
Boşanırken Velayet Konusunda Anlaşılmadığı Takdirde Velayet Kime Verilir?
Anlaşmalı boşanma davasında, velayet konusu merak edilen konular arasındadır. Anlaşmalı boşanan çiftler mal paylaşımı, nafaka miktarı gibi konularda nasıl ortak bir karara varması gerekiyorsa velayet konusunda da ortak bir karara varmalıdır. Aksi takdirde anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davasına dönüşür.
Çekişmeli boşanma davasında ise; taraflar velayette anlaşamadıkları takdirde çocuğun korunmasına ilişkin hükümlere göre velayet anne veya babaya verilmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 336. Maddesinin ikinci fıkrasında da belirtildiği üzere;
“Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir.”
Velayet Hakkı Nasıl Sona Ermektedir?
Velayet hakkının sona erdiği durumlar aşağıdaki gibidir;
-Çocuk reşit olduğu takdirde velayet hakkı kendiliğinden sona ermektedir.
-Velayet hakkına sahip anne veya babadan birinin ölmesi halinde velayet yine kendiliğinden sona erecektir. Velayet hakkı, sağ kalan diğer ebeveynin olacaktır.
-Türk Medeni Kanunu’nun 336. Maddesinin son fıkrasında belirtmiş olduğu üzere;“Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.”
Anlaşmalı Boşanma Sonrası Velayet Değiştirilebilir Mi?
Boşanmanın hukuki sonuçlarından olan velayet konusunda da anlaşmaya varıp ortak bir karar verilmektedir. Fakat ilerleyen zamanlarda değişen durumlar olabilmekte ya da çocuğun menfaati gereği velayetin el değiştirilmesi gerekebilir. Velayet kararı kesin verilmiş bir hüküm değildir, değiştirilebilir.
Velayetin değiştirilmesi için açılacak olan velayet davası herhangi bir süreye tabi tutulmamıştır. Ancak velayet hakkının değiştirilmesi çocuk için daha yararlı olacağının kanıtlanması gerektiği unutulmamalıdır.
Çocuğun Velayetini Alan Kişi Yeniden Evlenirse Velayetin Durumu
Boşanan eşlerden velayet hakkını alan taraf yeniden başkasıyla evlenirse velayetin değiştirilmesi tek başına sebep teşkil etmez. Velayetin değiştirilmesi için velayet hakkını alan kişinin çocuğu ihmal etmesi ve gerekli yükümlülükleri yerine getirmediği durumlarda velayetin değiştirilmesi adına hak doğmaktadır. Kısacası tekrar evlenme velayetin değiştirilmesi neden teşkil etmez; ancak üvey anne ya da babanın çocuğa karşı kötü tutumu ya da çocuğun birlikte yaşamamak istemesi gibi somut nedenlere dayandırılmalıdır.
Anne Velayeti Babaya Verebilir Mi ?
Anne müşterek çocuğun velayetini babaya vermek ister ve baba da bu durumu kabul eder ise velayet babaya verilecektir. Ancak baba da çocuğun velayetini istemiyor ise hem anne hem de baba çocuğun velayetini istemediğinden çocuk sosyal hizmetlere gönderilecektir. Zira küçük yaştaki annelerin çocukların velayetini alması mümkün değildir. Sekiz yaş üzerindeki ortak çocukların görüşü velayet konusunda belirleyicidir. Çocuk Aile Mahkemesi tarafından babada kalacağı görüşüne sahip olursa velayet babaya verilir. Şayet bazı istisnai durumlar söz konusu olmuş olabilir. Örneğin anne vefat etmiş ise velayet babaya verilir. Velayeti alan tarafın kısıtlılığı, tutukluluğu, cezaevine girmesi gibi olağanüstü durumlar söz konusu olmuş ise çocuğun velayeti babaya verilir. Annenin sağlık durumu kötü ise velayet babaya verilir.
Anne çocuğa bakmaktan aciz ise velayet babaya verilir. Her şeyden önce en önemli nokta çocuğa nasıl daha iyi bir gelecek sunulacağıdır. Anlaşmalı boşanma protokolüne velayet babaya verilecektir şeklinde bir hüküm konulmuşsa velayet babaya verilir. Anne akıl hastası ise, idrak gücü yok ise velayet babaya verilir. Velayeti alan taraf çocuğun velayetini kötüye kullanmışsa, çocuğun bakımını, sağlığını ihmal etmişse kendisinden velayetin alınması mümkündür. Velayeti alan taraf, çocuğun velayetini almayan diğer tarafla çocuğun görüşmesine engel olmuş ise engel olan taraftan velayetin alınması mümkündür. Her ne kadar velayet bir tarafa verilmiş olsa da çocuk diğer tarafla da vakit geçirmeli, anne ya da babadan birinden mahrum kalmamalıdır.
Zira velayeti almış olan kişi, diğer tarafla çocuğun görüşmesine engel olur ise velayet hakkını kötüye kullanmış olur. Velayet hakkını kötüye kullanan taraftan ise velayet alınır. Ebeveynler çocukların psikolojik ve kişisel gelişimini göz ardı etmemelidir. Velayeti alan kişi velayet hakkını kötüye kullanır ise velayetin değiştirilmesi talebiyle dava açılabilecektir. Unutulmamalıdır ki Mahkeme her daim çocuğun menfaatini korumaktadır.
- Published in BİLGİ NOTLARIMIZ, METİNLERİMİZ
Tüketici Mahkemesine Nasıl Başvurulur?
Tüketici Mahkemesine Nasıl Başvurulur?
Tüketici mahkemesine başvuruda bulunmak herhangi mal ya da hizmet alan kişilerin kusurlu olması halinde söz konusu olabilir. Satıcı kişiler ve firma arasında doğan anlaşmazlıkların çözüleceği kurum tüketici mahkemesidir. İlgili Mahkemede tüketici hakları kanununa göre hareket edilmektedir.
Tüketiciler Aldıkları Hizmetin Kusurlu Çıkması Halinde Tüketici Mahkemelerine Başvurmalıdırlar.
Böyle bir durumda hizmet alan kişilerin Tüketici Hakem Heyeti ya da Tüketici Mahkemesi devreye girdiği zaman sorun hukuki yollardan çözüme kavuşturulmuş olacaktır.
Tüketici Mahkemelerine Kimler Başvurabilir?
Bu konuda merak edilen bir diğer konu ise tüketici mahkemelerine kimlerin başvurabilecek olmasıdır. Bu konuda birçok farklı kurum ve kuruluş ile beraber bireysel olarak başvuru yapacak kişiler öne çıkıyor. Yani duruma göre herkes tüketici mahkemesi üzerinden başvuru gerçekleştirebilir.
– Bireysel
– Tüketici örgütleri
– Kaymakamlıklarda kurulan tüketici hakem heyetleri
– Ticaret Bakanlığı
Bu doğrultuda yukarıda verilen kişi ya da kurum ile kuruluşlar dava açma hakkına sahiptir. Aynı zamanda açılan dava konusunda bu mahkeme için herhangi bir harç söz konusu değildir. Tüketici mahkemeleri özel yetkili mahkemeler olarak bilinir ve öne çıkan yetkiler yasalar tarafından geniş bir şekilde belirtilmiştir. Böylece yapılacak olan başvuru ile beraber ilgili mağduriyet ve sorun üzerinden, tüketici mahkemesi nezdinde sonuç kamuoyuna ilan yoluyla duyurulur.
Dava Şartı Arabuluculuk
Tüketiciyi ilgilendiren uyuşmazlıklarda önemli olan ve dikkat edilmesi gereken husus ise arabuluculuğun zorunlu bir dava şartı olmasıdır. Tüketici uyuşmazlıklarında belirtilen istisnalar dışında zorunlu arabuluculuk şartı mevcuttur ve dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması gerekir. Bu nedenle arabulucuya başvurmadan doğrudan dava açılması halinde davanın usulden reddedilmesi söz konusu olacaktır. Zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmayan haller aşağıda belirtilen kanun maddesinde yer almaktadır.
TKHK- Dava şartı olarak arabuluculuk MADDE 73/A- (Ek:22/7/2020-7251/59 md.) (1) Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Şu kadar ki, aşağıda belirtilen hususlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz: a) Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar b) Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar c) 73 üncü maddenin altıncı fıkrasında belirtilen davalar ç) 74 üncü maddede belirtilen davalar d) Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar (2) 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin onbirinci fıkrası tüketici aleyhine uygulanmaz.
Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere Tüketici Hakem Heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklarda Tüketici Hakem Heyetine başvurulmuş olması halinde arabuluculuk şartı aranmayacaktır.
Hangi Durumlar Söz Konusu Olduğunda Tüketici Mahkemelerine Başvurmak Gerekir?
Tüketici mahkemesine başvuru dilekçesi yazılmadan önce kişilerin kendi durumlarının hak kapsamında olup olmadığını öğrenmeleri gerekmektedir. Aşağıdaki durumlar söz konusu olduğu zaman tüketicilerin mahkemeye başvurma hakkı bulunur;
- Alınan ürün bozuk çıktıysa,
- Ürün üzerinde kırıklar, çatlaklar gibi hasarlar bulunuyorsa,
- Ürünün dokusu, şekli, kokusu, ağırlık ve ebat kriterleri belirtildiği gibi çıkmadıysa,
- Ürün sahip olması gereken özelliklere sahip değilse.
Hangi Tüketici Mahkemesine Başvurmalıyım?
Bazı durumlarda firmalar bu seçeneklerden hiçbirini çözüm olarak sunmayarak tüketicileri zor durumda bırakabilmektedirler. Tüketiciler sorunu çözemedikleri hallerde Tüketici Mahkemeleri’ne başvurarak sorunlarını çözebilirler. Tüketici mahkemesi başvuru durumu takip edilmelidir. Mal ve hizmet bedelinin 2.400 TL altında olduğu durumlarda İlçe Tüketici Hakem Heyetleri’ne, 3.610 TL’nin üzerinde olan bedel için Tüketici Mahkemeleri yetkili kurumlardır.
Tüketici Mahkemesine Nasıl Başvurulur?
Alışverişte çok farklı alternatiflerin ortaya çıkması ile birlikte ve buna ek olarak kötü niyetli kişilerin insanların haklarını elden almasına sebep olan faaliyetlerin artması sonucu tüketici ile satıcı arasında hukuki açıdan bazı uyuşmazlıklar söz konusu olmaktadır.
Sayıları giderek artan bu uyuşmazlıklar ile ilgili sorunlar tüketici mahkemelerinde değerlendirilerek çözüme kavuşturulur.
Öncelikle mahkemelerin en sık karşılaştığı vakalar mal ve hizmette yaşanan ayıp ile ilgili konuların bu mahkemelerde görülmesi sağlanıyor.
Bir diğer konu ise alıcı ile satıcı arasında imzalanmış olan sözleşmeler üzerinden meydana gelmektedir. Bunlara ek olarak ön ödemeli biçimde satın alınmış mal ya da hizmetler veya internetten alınan mal veya hizmetler üzerinde çıkmış olan ürün iadelerinin gerçekleştirilmemiş olması gibi durumlarda bu mahkemenin ilgilendiği konulardandır.
Son yıllarda banka ve finans kuruluşlarının özellikle yıllık ya da aylık olarak talep ettiği bazı masraflar da tüketici mahkemelerine başvurularak geriye dönük olacak şekilde talep edilebiliyor.
Tüm bu konular ortaya çıktığı zaman tüketici mahkemeleri ve tüketici hakem heyeti kararları vasıtası ile çözüm elde edilmektedir. Uyuşmazlığa söz konusu miktarların boyutuna göre hakem heyetine ya da Tüketici Mahkemesine Başvurulur.
Tüketici Mahkemesine Nasıl Başvurulur Dava Açarken İzlenecek Yol
Kişilerin uyuşmazlıklar söz konusu olduğu zaman tüketici mahkemelerine başvurması gerektiği zaman bireysel olarak başvurularını yapması gerekiyor. Başvurular yapılırken ürünler üzerindeki uyuşmazlıklar için kişilerin ellerinde bulunan fatura, garanti belgesi ya da sözleşme gibi her türlü belgeyi mahkemeye sunması gerekmektedir.
Başvuru dilekçesinin de içine eklendiği tüm bu evrakların kişiler tarafından bizzat mahkemelere sunulması ya da elektronik devlet sistemi üzerinden başvuruların yapılması yoluyla davaları açabilmek mümkündür.
Dilekçe metni hazırlanırken uyuşmazlığı ortaya çıkaran mal ya da hizmet ile ilgili olarak satın almaya ve daha sonrasında gerçekleşmişse kullanıma bağlı olarak her türlü bedel ve masraf hakkında bilgiler eklenmelidir.
Tüketici hakem heyetleri tarafından verilen kararların ardından kişilerin haklarını alması mümkün olsa da tüketici mahkemelerine bu kararların itiraz yolu açıktır. Tüketici mahkemesi tarafından verilen karar ise kesin karar olmaktadır.
Tüketici Hakem Heyetlerinin Görevi Nedir?
Tüketici hakem heyetleri, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre tüketici işlemleri ve tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla kurulan heyetlerdir. Başkanlığı illerde ticaret il müdürü ilçelerde kaymakam veya bunların görevlendireceği bir memur tarafından yürütülen tüketici hakem heyetlerinin diğer üyeleri belediye, baro, tacir/esnaf ve tüketici örgütü temsilcilerinden oluşur.
Tüketici hakem heyetlerinin görev alanını belirleyen parasal sınırlar nedir?
Tüketici hakem heyetlerinin görev alanını belirleyen başvuru sınırları tüketici uyuşmazlıklarının değerleri açısından her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilen yeniden değerleme oranında tekrar belirlenmektedir. Bu kapsamda
2022 yılı için;
a) 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İlçe Tüketici Hakem Heyetlerine,
b) Büyükşehir statüsünde olan illerde 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirası ile 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine,
c) Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerinde 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine,
ç) Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirası ile 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru yapılması zorunludur.
2022 yılı için, 15.430 Türk Lirası ve üzerindeki uyuşmazlıkların karara bağlanması amacıyla tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.
Söz konusu uyuşmazlıkların çözümü için 6502 sayılı Kanun’un 73/A maddesi kapsamında yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerine başvurulması gerekmektedir. sırasıyla dava şartı arabuluculuk müessesesine ve tüketici mahkemelerine; tüketici mahkemeleri bulunmayan
Tüketici hakem heyetlerine nasıl başvuru yapılır?
Şahsen veya avukat aracılığıyla; elden, posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılabilir. Bu itibarla, tüketici hakem heyetlerine sözlü başvuru yapılamamaktadır.
Başvurular, uyuşmazlık konusunu içeren dilekçenin, varsa delil oluşturan ilgili belgelerle birlikte tüketici hakem heyetine verilmesiyle yapılır. Tüketici hakem heyetlerine yapılacak başvurular Ticaret Bakanlığı’nın internet sayfasında yer alan başvuru formu kullanılarak yapılabilir.
Uyuşmazlık değerinin döviz cinsinden olması durumunda, söz konusu değer başvuru tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın belirlediği efektif döviz satış kuru esas alınarak Türk Lirası’na çevrilir.
Elektronik ortamda yapılan başvuruların TÜBİS ile yapılması zorunludur. Bu başvuruların geçerli olabilmesi için uyuşmazlıkla ilgili başvuru formunun eksiksiz olarak doldurulması, varsa bilgi ve belgelerin sisteme yüklenmiş olması gerekir.
Hangi tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılabilir?
Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir.
Tüketici hakem heyetleri bulunmayan yerlerde başvurular nasıl yapılır?
Tüketici hakem heyetleri illerde Ticaret İl Müdürlükleri, ilçelerde Kaymakamlıklar bünyesinde faaliyet göstermektedir. Ancak her ilçede tüketici hakem heyeti bulunmamaktadır. Bazı tüketici hakem heyetlerinin yetki alanları daha geniş şekilde belirlenerek hakem heyeti bulunmayan ilçeleri de kapsayacak şekilde yetkilendirilmiş tüketici hakem heyetleri olarak faaliyette bulunmaktadır.
Tüketici hakem heyetleri bulunmayan yerlerde ise ilgili kaymakamlıklarda bulunan irtibat personeli tarafından başvurular alınarak TÜBİS’e kaydedilmektedir.
Tüketici hakem heyetleri tarafından başvurular nasıl incelenir?
Tüketici hakem heyetleri incelemeleri dosya üzerinden yapılır, gerekli görülmesi halinde tüketici hakem heyetleri tarafından ayrıca taraflar ve bilirkişi dinlenebilir.
Tüketici hakem heyetleri, uyuşmazlık konusuna ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi taraflardan, ilgili kişi, kurum ve kuruluşlardan isteyebilir. İstenen bilgi ve belgelerin sunulması için tebliğ tarihinden itibaren en fazla 30 gün süre verilir. Talep edilmesi ve tüketici hakem heyeti başkanlığınca uygun görülmesi halinde bu süre uzatılabilir. Tüketici hakem heyeti başkanlığınca istenilen bilgi ve belgelerin verilen süre içinde sunulmaması halinde dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler üzerinden karar verilir.
Tüketici hakem heyeti başkanı, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut re’sen bilirkişi görevlendirebilir. Bilirkişi raporunun hazırlanması için bilirkişiye verilecek süre, bilirkişi görevlendirilmesine ilişkin yazının bilirkişiye tebliğinden itibaren 15 iş gününü geçemez. Bilirkişinin talebi üzerine bu süre 15 iş gününü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.
Tüketici hakem heyetleri ne kadar sürede karar verir?
Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular başvuru tarih ve sırasına göre en geç altı ay içinde görüşülür ve karara bağlanır. Yapılan başvurunun niteliği, başvuru konusu, mal veya hizmetin özelliği gibi hususlar dikkate alınarak, karar süresi en fazla altı ay daha uzatılabilir.
Tarafların ivedi inceleme talebinde bulunması ve talebin başkan tarafından uygun görülmesi halinde ise başvurular tüketici hakem heyetince öncelikle gündeme alınabilir.
Tüketici hakem heyetlerinin kararlarının yerine getirilmesi nasıl sağlanabilir?
Tüketici hakem heyetlerinin kararları tarafları bağlayıcı niteliktedir. Söz konusu kararlar yerine getirilmezse, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında ilamların icrası hükümlerine göre kararın uygulanmasına yönelik işlemler için ilgili icra dairesine başvurulabilir.
Tüketici hakem heyetlerinin kararlarına karşı itiraz edilebilir mi?
Taraflar tüketici hakem heyeti kararının tebliğinden itibaren 15 gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine, tüketici mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesine karara karşı itiraz edebilir. Ancak daha önce karar veren tüketici hakem heyetine itiraz amacıyla yeniden başvuru yapılamamaktadır.
Mahkemeye itiraz aşamasında, tüketiciler 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda düzenlenen harçlardan muaftır. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca gider avansı ödenmesi gerekmektedir.
Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.
Başvuru aşamaları nereden takibi
Tüketici hakem heyetlerine yapılan başvurular e-Devlet üzerinden TÜBİS kanalıyla takip edilebilir.
Tüketici hakem heyeti tarafından yapılan başvuruya ilişkin henüz karar alınmadan önce tarafların uzlaşması halinde nasıl bir yol izlenmelidir?
Başvuruya konu uyuşmazlığın, tüketici hakem heyeti tarafından karar verilene kadar çözümlenmesi halinde, söz konusu durumun ispatına yönelik bilgi ve belgelerin tüketici hakem heyetine iletilmesi gerekmektedir.
Tüketici Hakem Heyetlerinin Görevi Nedir?
Tüketici hakem heyetleri, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre tüketici işlemleri ve tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla kurulan heyetlerdir. Başkanlığı illerde ticaret il müdürü ilçelerde kaymakam veya bunların görevlendireceği bir memur tarafından yürütülen tüketici hakem heyetlerinin diğer üyeleri belediye, baro, tacir/esnaf ve tüketici örgütü temsilcilerinden oluşur.
Tüketici hakem heyetlerinin görev alanını belirleyen parasal sınırlar nedir?
Tüketici hakem heyetlerinin görev alanını belirleyen başvuru sınırları tüketici uyuşmazlıklarının değerleri açısından her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilen yeniden değerleme oranında tekrar belirlenmektedir. Bu kapsamda
2022 yılı için;
a) 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İlçe Tüketici Hakem Heyetlerine,
b) Büyükşehir statüsünde olan illerde 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirası ile 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine,
c) Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerinde 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine,
ç) Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirası ile 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru yapılması zorunludur.
2022 yılı için, 15.430 Türk Lirası ve üzerindeki uyuşmazlıkların karara bağlanması amacıyla tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.
Söz konusu uyuşmazlıkların çözümü için 6502 sayılı Kanun’un 73/A maddesi kapsamında yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerine başvurulması gerekmektedir. sırasıyla dava şartı arabuluculuk müessesesine ve tüketici mahkemelerine; tüketici mahkemeleri bulunmayan
Tüketici hakem heyetlerine nasıl başvuru yapılır?
Şahsen veya avukat aracılığıyla; elden, posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılabilir. Bu itibarla, tüketici hakem heyetlerine sözlü başvuru yapılamamaktadır.
Başvurular, uyuşmazlık konusunu içeren dilekçenin, varsa delil oluşturan ilgili belgelerle birlikte tüketici hakem heyetine verilmesiyle yapılır. Tüketici hakem heyetlerine yapılacak başvurular Ticaret Bakanlığı’nın internet sayfasında yer alan başvuru formu kullanılarak yapılabilir.
Uyuşmazlık değerinin döviz cinsinden olması durumunda, söz konusu değer başvuru tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın belirlediği efektif döviz satış kuru esas alınarak Türk Lirası’na çevrilir.
Elektronik ortamda yapılan başvuruların TÜBİS ile yapılması zorunludur. Bu başvuruların geçerli olabilmesi için uyuşmazlıkla ilgili başvuru formunun eksiksiz olarak doldurulması, varsa bilgi ve belgelerin sisteme yüklenmiş olması gerekir.
Hangi tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılabilir?
Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir.
Tüketici hakem heyetleri bulunmayan yerlerde başvurular nasıl yapılır?
Tüketici hakem heyetleri illerde Ticaret İl Müdürlükleri, ilçelerde Kaymakamlıklar bünyesinde faaliyet göstermektedir. Ancak her ilçede tüketici hakem heyeti bulunmamaktadır. Bazı tüketici hakem heyetlerinin yetki alanları daha geniş şekilde belirlenerek hakem heyeti bulunmayan ilçeleri de kapsayacak şekilde yetkilendirilmiş tüketici hakem heyetleri olarak faaliyette bulunmaktadır.
Tüketici hakem heyetleri bulunmayan yerlerde ise ilgili kaymakamlıklarda bulunan irtibat personeli tarafından başvurular alınarak TÜBİS’e kaydedilmektedir.
Tüketici hakem heyetleri tarafından başvurular nasıl incelenir?
Tüketici hakem heyetleri incelemeleri dosya üzerinden yapılır, gerekli görülmesi halinde tüketici hakem heyetleri tarafından ayrıca taraflar ve bilirkişi dinlenebilir.
Tüketici hakem heyetleri, uyuşmazlık konusuna ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi taraflardan, ilgili kişi, kurum ve kuruluşlardan isteyebilir. İstenen bilgi ve belgelerin sunulması için tebliğ tarihinden itibaren en fazla 30 gün süre verilir. Talep edilmesi ve tüketici hakem heyeti başkanlığınca uygun görülmesi halinde bu süre uzatılabilir. Tüketici hakem heyeti başkanlığınca istenilen bilgi ve belgelerin verilen süre içinde sunulmaması halinde dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler üzerinden karar verilir.
Tüketici hakem heyeti başkanı, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut re’sen bilirkişi görevlendirebilir. Bilirkişi raporunun hazırlanması için bilirkişiye verilecek süre, bilirkişi görevlendirilmesine ilişkin yazının bilirkişiye tebliğinden itibaren 15 iş gününü geçemez. Bilirkişinin talebi üzerine bu süre 15 iş gününü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.
Tüketici hakem heyetleri ne kadar sürede karar verir?
Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular başvuru tarih ve sırasına göre en geç altı ay içinde görüşülür ve karara bağlanır. Yapılan başvurunun niteliği, başvuru konusu, mal veya hizmetin özelliği gibi hususlar dikkate alınarak, karar süresi en fazla altı ay daha uzatılabilir.
Tarafların ivedi inceleme talebinde bulunması ve talebin başkan tarafından uygun görülmesi halinde ise başvurular tüketici hakem heyetince öncelikle gündeme alınabilir.
Tüketici hakem heyetlerinin kararlarının yerine getirilmesi nasıl sağlanabilir?
Tüketici hakem heyetlerinin kararları tarafları bağlayıcı niteliktedir. Söz konusu kararlar yerine getirilmezse, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında ilamların icrası hükümlerine göre kararın uygulanmasına yönelik işlemler için ilgili icra dairesine başvurulabilir.
Tüketici hakem heyetlerinin kararlarına karşı itiraz edilebilir mi?
Taraflar tüketici hakem heyeti kararının tebliğinden itibaren 15 gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine, tüketici mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesine karara karşı itiraz edebilir. Ancak daha önce karar veren tüketici hakem heyetine itiraz amacıyla yeniden başvuru yapılamamaktadır.
Mahkemeye itiraz aşamasında, tüketiciler 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda düzenlenen harçlardan muaftır. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca gider avansı ödenmesi gerekmektedir.
Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.
Başvuru aşamaları nereden takibi
Tüketici hakem heyetlerine yapılan başvurular e-Devlet üzerinden TÜBİS kanalıyla takip edilebilir.
Tüketici hakem heyeti tarafından yapılan başvuruya ilişkin henüz karar alınmadan önce tarafların uzlaşması halinde nasıl bir yol izlenmelidir?
Başvuruya konu uyuşmazlığın, tüketici hakem heyeti tarafından karar verilene kadar çözümlenmesi halinde, söz konusu durumun ispatına yönelik bilgi ve belgelerin tüketici hakem heyetine iletilmesi gerekmektedir.
Tüketici Hakem Heyetlerinin Görevi Nedir?
Tüketici hakem heyetleri, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre tüketici işlemleri ve tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla kurulan heyetlerdir. Başkanlığı illerde ticaret il müdürü ilçelerde kaymakam veya bunların görevlendireceği bir memur tarafından yürütülen tüketici hakem heyetlerinin diğer üyeleri belediye, baro, tacir/esnaf ve tüketici örgütü temsilcilerinden oluşur.
Tüketici hakem heyetlerinin görev alanını belirleyen parasal sınırlar nedir?
Tüketici hakem heyetlerinin görev alanını belirleyen başvuru sınırları tüketici uyuşmazlıklarının değerleri açısından her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilen yeniden değerleme oranında tekrar belirlenmektedir. Bu kapsamda
2022 yılı için;
a) 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İlçe Tüketici Hakem Heyetlerine,
b) Büyükşehir statüsünde olan illerde 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirası ile 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine,
c) Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerinde 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine,
ç) Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirası ile 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru yapılması zorunludur.
2022 yılı için, 15.430 Türk Lirası ve üzerindeki uyuşmazlıkların karara bağlanması amacıyla tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.
Söz konusu uyuşmazlıkların çözümü için 6502 sayılı Kanun’un 73/A maddesi kapsamında yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerine başvurulması gerekmektedir. sırasıyla dava şartı arabuluculuk müessesesine ve tüketici mahkemelerine; tüketici mahkemeleri bulunmayan
Tüketici hakem heyetlerine nasıl başvuru yapılır?
Şahsen veya avukat aracılığıyla; elden, posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılabilir. Bu itibarla, tüketici hakem heyetlerine sözlü başvuru yapılamamaktadır.
Başvurular, uyuşmazlık konusunu içeren dilekçenin, varsa delil oluşturan ilgili belgelerle birlikte tüketici hakem heyetine verilmesiyle yapılır. Tüketici hakem heyetlerine yapılacak başvurular Ticaret Bakanlığı’nın internet sayfasında yer alan başvuru formu kullanılarak yapılabilir.
Uyuşmazlık değerinin döviz cinsinden olması durumunda, söz konusu değer başvuru tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın belirlediği efektif döviz satış kuru esas alınarak Türk Lirası’na çevrilir.
Elektronik ortamda yapılan başvuruların TÜBİS ile yapılması zorunludur. Bu başvuruların geçerli olabilmesi için uyuşmazlıkla ilgili başvuru formunun eksiksiz olarak doldurulması, varsa bilgi ve belgelerin sisteme yüklenmiş olması gerekir.
Hangi tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılabilir?
Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir.
Tüketici hakem heyetleri bulunmayan yerlerde başvurular nasıl yapılır?
Tüketici hakem heyetleri illerde Ticaret İl Müdürlükleri, ilçelerde Kaymakamlıklar bünyesinde faaliyet göstermektedir. Ancak her ilçede tüketici hakem heyeti bulunmamaktadır. Bazı tüketici hakem heyetlerinin yetki alanları daha geniş şekilde belirlenerek hakem heyeti bulunmayan ilçeleri de kapsayacak şekilde yetkilendirilmiş tüketici hakem heyetleri olarak faaliyette bulunmaktadır.
Tüketici hakem heyetleri bulunmayan yerlerde ise ilgili kaymakamlıklarda bulunan irtibat personeli tarafından başvurular alınarak TÜBİS’e kaydedilmektedir.
Tüketici hakem heyetleri tarafından başvurular nasıl incelenir?
Tüketici hakem heyetleri incelemeleri dosya üzerinden yapılır, gerekli görülmesi halinde tüketici hakem heyetleri tarafından ayrıca taraflar ve bilirkişi dinlenebilir.
Tüketici hakem heyetleri, uyuşmazlık konusuna ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi taraflardan, ilgili kişi, kurum ve kuruluşlardan isteyebilir. İstenen bilgi ve belgelerin sunulması için tebliğ tarihinden itibaren en fazla 30 gün süre verilir. Talep edilmesi ve tüketici hakem heyeti başkanlığınca uygun görülmesi halinde bu süre uzatılabilir. Tüketici hakem heyeti başkanlığınca istenilen bilgi ve belgelerin verilen süre içinde sunulmaması halinde dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler üzerinden karar verilir.
Tüketici hakem heyeti başkanı, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut re’sen bilirkişi görevlendirebilir. Bilirkişi raporunun hazırlanması için bilirkişiye verilecek süre, bilirkişi görevlendirilmesine ilişkin yazının bilirkişiye tebliğinden itibaren 15 iş gününü geçemez. Bilirkişinin talebi üzerine bu süre 15 iş gününü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.
Tüketici hakem heyetleri ne kadar sürede karar verir?
Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular başvuru tarih ve sırasına göre en geç altı ay içinde görüşülür ve karara bağlanır. Yapılan başvurunun niteliği, başvuru konusu, mal veya hizmetin özelliği gibi hususlar dikkate alınarak, karar süresi en fazla altı ay daha uzatılabilir.
Tarafların ivedi inceleme talebinde bulunması ve talebin başkan tarafından uygun görülmesi halinde ise başvurular tüketici hakem heyetince öncelikle gündeme alınabilir.
Tüketici hakem heyetlerinin kararlarının yerine getirilmesi nasıl sağlanabilir?
Tüketici hakem heyetlerinin kararları tarafları bağlayıcı niteliktedir. Söz konusu kararlar yerine getirilmezse, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında ilamların icrası hükümlerine göre kararın uygulanmasına yönelik işlemler için ilgili icra dairesine başvurulabilir.
Tüketici hakem heyetlerinin kararlarına karşı itiraz edilebilir mi?
Taraflar tüketici hakem heyeti kararının tebliğinden itibaren 15 gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine, tüketici mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesine karara karşı itiraz edebilir. Ancak daha önce karar veren tüketici hakem heyetine itiraz amacıyla yeniden başvuru yapılamamaktadır.
Mahkemeye itiraz aşamasında, tüketiciler 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda düzenlenen harçlardan muaftır. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca gider avansı ödenmesi gerekmektedir.
Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.
Başvuru aşamaları nereden takibi
Tüketici hakem heyetlerine yapılan başvurular e-Devlet üzerinden TÜBİS kanalıyla takip edilebilir.
Tüketici hakem heyeti tarafından yapılan başvuruya ilişkin henüz karar alınmadan önce tarafların uzlaşması halinde nasıl bir yol izlenmelidir?
Başvuruya konu uyuşmazlığın, tüketici hakem heyeti tarafından karar verilene kadar çözümlenmesi halinde, söz konusu durumun ispatına yönelik bilgi ve belgelerin tüketici hakem heyetine iletilmesi gerekmektedir.
- Published in BİLGİ NOTLARIMIZ, METİNLERİMİZ
ANLAŞMALI BOŞANMA SÜRECİ
ANLAŞMALI BOŞANMA SÜRECİ – Anlaşmalı boşanma sürecinde mal paylaşımları
Türk Medeni Kanunu eşlere, mahkeme nezdinde çekişmeli usulde boşanma davası açma hakkının tanıdığı gibi eşlerin birbirleri ile anlaşma yaparak boşanmaları imkanını da tanımaktadır. Anlaşmalı boşanma kurumunu seçen taraflar daha az masraf yaparak ve daha kısa sürede istedikleri sonuca ulaşabildikleri gibi boşanma davası sırasında ortaya çıkan ve tarafları yıpratan birtakım olumsuzluklardan da uzak kalmış olmaktadırlar.
Kanun maddesinde de görüldüğü üzere , eşlerin anlaşmalı olarak boşanabilmeleri için birtakım şartları yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu şartlar;
1. Evliliğin En Az Bir Yıl Sürmüş Olması
2. Eşlerin Boşanmak Üzere Birlikte Başvurmaları veya Bir Eşin Açtığı Davayı Diğerinin Kabul Etmesi
3. Hâkimin Tarafları Bizzat Dinlemesi
4. Boşanmanın Mali Sonuçları ile Çocukların Durumu Hususunda Tarafların Yapmış Oldukları Anlaşmanın Hâkim Tarafından Uygun Bulunması
Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı
Taraflar evlilik birliği içerisinde edinmiş olduğu mallar üzerinden ilk olarak bir anlaşmaya varmalıdır. Mal olarak örnek vermek gerekir ise araç, taşınmaz, bankadaki paralar, düğünde takılan altınlardır. Anlaşma sağlanması halinde protokol maddesine geçirmelidirler.
Anlaşmalı Boşanmada Kredili Evi Kim Ödemelidir ?
Evlilik içerisinde krediyle alınan evin boşanma aşamasında da halen devam edecek olması anlaşmalı boşanma davasına engel değildir. Eşler, kredisi devam eden evin kimin üzerinde kalacağına, ödemelerin kim tarafından gerçekleştireceği ya da ödemeyi yapan eş devam ettirmek istemiyor ise krediyi diğer eşin üzerine belli bir değer üzerinde bırakabileceği konusunda uzlaşarak protokol maddesinde düzenleyebileceklerdir.
Anlaşmalı Boşanma Kesinleştikten Sonra Mal Paylaşımına İtiraz Edilebilir Mi?
Anlaşmalı boşanma davasında verilen karar kesinleşene kadar her iki eşin karara itiraz etme hakları bulunmaktadır.
Anlaşmalı Boşanmada Mal- Eşya Paylaşımı Nasıl Olur ve Ne Zaman Yapılır?
Protokol maddesinde malın kimin üzerinde kalacağı, mal devredilecekse ne zaman devredileceği gibi ayrıntılı ve hukuka uygun olmak şartıyla düzenleme gerçekleştirebilirler. Protokolde taraflar için hangi tarih daha uygun ise devir tarihi (makul bir sürede olabilir) de mutlaka protokolde belirtmelidir. Örneğin; evlilik birliği içerisinde bir araç alındı ve her iki eşin kanunen yarı yarıya hakkı bulunuyorsa aracın devri veya değerinin diğer eşe ödenmesi yönünde bir karar verilebilecektir.
Anlaşmalı Boşanmada Tapu Devri Nasıl Yapılır?
Tapu devrine ilişkin eşler protokol maddesinde ayrıntılı bir düzenlemede bulunmalıdır. Tapu devri yapılacak olan taşınmazın bilgileri, devrin hangi tarihte yapılacağı ve devre ilişkin harcın kim tarafından ödeneceği veya ortak mı ödeneceği protokol maddesinde belirtilmelidir.
Anlaşmalı Boşanma Sonrası Tapu Devri Yapılmıyorsa Ne Yapılmalı?
Protokolde belirtilen madde hükümlerinin ihlal edilmesi halinde ihlal eden eski eş aleyhine yasal yollara başvurulmaktadır. Alacaklı olan taraf, tapu devrinin yapılmadığını ve borcunu yerine getirmediğini belirtmelidir.
Anlaşmalı Boşanmada Çocuğa Mal Devri Nasıl Yapılır?
Taraflar protokol maddesinde, bir malın devrinin müşterek çocuğun üzerine yapılacağı konusunda hüküm kurabilirler. Malın devrine ilişkin kesin bir tarih belirtilmelidir.
Anlaşmalı Boşanmada Ev-Arsa-Tarla Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Tarafların istediği şekilde paylaşım gerçekleşebilir; ancak icra edecek nitelikte ve hukuka aykırı şart koymadan düzenlenmelidir. Malın paylaşımına dair değer veya tapuda devre ilişkin protokol maddesinde detaylı olarak düzenleme yapılmalıdır.
Anlaşmalı Boşanmada Araba Paylaşımı-Devri Nasıl Olur?
Evlilik birliği içerisinde tarafların edinmiş olduğu araca ilişkin paylaşım ya değerin ödenmesi ya da devredilmesi yönünde paylaşım olabilir. Taşınmazın değerinin bir kısmı diğer eşe ödenerek araç üzerinde kalacak ise ne zaman ve hangi banka hesabına ödeneceği yönünde belirtilmesi gerekir. Diğer yandan aracın devrine ilişkin bir anlaşma yapılmışsa aracın ne zaman devredileceği ve devir işlemlerine dair noter masrafının kim tarafından ödeneceğine dair tarafların anlaşıp maddeye koyması lazımdır.
Anlaşmalı Boşanmada Aile Konutu Şerhi Sona Erer Mi?
Boşanma davası esnasında malik olmayan eş tarafından ailenin ikamet ettiği ev adına talep ettiği aile konutu şerhi, boşanma kararının kesinleşmesiyle sona erecektir. Anlaşmalı boşanma devamında karar kesinleştikten sonra şerh kalkacaktır.
Anlaşmalı Boşanma Durumunda Kiradaki Evin Durumu Ne Olur?
Anlaşmalı boşanmada eşler kirada bir evde oturuyorsa ortak konuta dair tarafların anlaşma yapması gerekmektedir. Kirada olan evde kim oturacak, diğer eş kira sözleşmesini üzerine alacak mı, evin içerisinde bulunan eşyaların paylaşımı gibi her konuda anlaşmalıdırlar.
Anlaşmalı Boşanmada Ev Alma Taahhüdü Konulabilir Mi?
İleri tarihte ev alınacağına dair protokolde madde konulabilir. Evin değerinin ne olacağı, hangi ilden alınacağı veya kaç metrekare olacağına dair somut bilgilerle yazılabilir. Evin boşanma kararının kesinleşme tarihinden önce mi sonra mı alınacağı da kesin bir tarih olarak belirtecek şekilde maddeye konulmalıdır. Ancak bu gibi durumlarda ileride uyuşmazlık çıkma olasılığı olduğundan eşin ev almak yerine ev değeri kadar tazminat ödemesinde bulunması yönünde maddelendirilmesi tavsiye edilmektedir.
Anlaşmalı Boşanma Evin Tapusu Yoksa Ne Olur?
Evin tapusu yok ise anlaşmalı boşanma protokolüne konulamaz. Hukuken geçerliliği olmayan bir yerdir, konuta tapu çıkartılarak maddeye eklenmelidir. Eğer mümkün değil ise evin değeri ölçüsünde tazminat değeri verileceğine dair madde konulabilir.
Anlaşmalı Boşanma ile Kredi Borcundan Kurtulabilir Mi?
Evlilik birliği içerisinde alınan bir taşınmaz veya aracın kredi borcu boşanma davası açılırken devam ediyor ise kredi borcu üstlenen eş, protokolde krediye dair bir anlaşma isteyebilir. Kredi borcu anlaşmalı boşanma sona erse dahi devam edecektir.
Anlaşmalı Boşanma ile Taşınmazın Satılamayacağına İlişkin Hüküm Koymak Mümkün Mü?
Bir taşınmazın veya malın satılmayacağına ilişkin özgürlük sınırlanamaz. Anlaşmalı boşanma sonrasında ortak konutun satmayacağına dair taahhüt konulamaz.
Anlaşmalı Boşanma ile Taşınmazın Çocuğa Satılması Mümkün Mü?
Taraflar mal paylaşımına ilişkin müşterek çocukları var ise taşınmazın çocuğa devredilmesi yönünde anlaşma sağlayabilirler. Protokol maddesinde, taşınmazın parsel no’su belirtilmeli, taşınmazın ne zaman devredileceğine dair de hüküm konulmalıdır.
Anlaşmalı Boşanma Sonrası Borçlu Eşin Ölümünde Ne Yapılır?
Boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte resmiyette artık eşler evli olmamaktadır. Bu nedenle boşandığı eşi artık yasal olarak mirasçısı olmayacaktır. Ancak ölen eş, ölmeden önce anlaşmalı protokol gereği borcunu yerine getirmez ise yasal haklarını ölen eski eşin mirasçılarından talep edecektir.
Anlaşmalı Boşanmada Eşe Bırakılan Taşınmazın Tapu Harcı Ödenir Mi?
Protokolde taşınmazın devrine ilişkin bir madde konulmuş ise taşınmazın devrine ilişkin tapu harcının hangi eş tarafından ödeneceği veya eşlerin her ikisinin ortak olarak ödeyip ödemeyeceğine dair anlaşarak maddeye koymalıdır. Böylelikle taraflar arasındaki tapu harcının kim tarafından ödeneceğine dair kesinlik oluşacaktır.
Anlaşmalı Boşanmada Ev,Dükkan Hisseli Yapılabilir Mi? Gelirin Paylaşılması Nasıl Yapılır?
Eşler mal paylaşımına dair paylaşımda hukuka aykırı bir koşul olmadığı müddetçe paylaşımını istediği biçimde yapabilirler. Örneğin bir taşınmaz veya aracın mülkiyeti bir eşte olup diğer eşin o mülkiyette hisse sahibi olmak istiyor ise taraflar maddeye koyabilirler. Ancak boşanma sonrasında tarafların evlilikleri de sona ereceğinden gelirin paylaşılmasına dair bir madde konulamaz.
Anlaşmalı Boşanmada Eşyalar Kadına mı Kalır?
Evlilik birliğinin 01.01.2002 yılından sonra kurulması veya öncesinde evlenip tarafların bu tarih sonrasında edinmiş olduğu mallarda yarı yarıya hakkı bulunmaktadır. Düğünde takılan altınlar, kadına aittir ancak diğer eşyaların tamamı kadınındır diye yasal bir maddenin varlığı bulunmamaktadır.
- Published in BİLGİ NOTLARIMIZ, METİNLERİMİZ