Türk Medeni Kanunu eşlere, mahkeme nezdinde çekişmeli usulde boşanma davası açma hakkının tanıdığı gibi eşlerin birbirleri ile anlaşma yaparak boşanmaları imkanını da tanımaktadır. Anlaşmalı boşanma kurumunu seçen taraflar daha az masraf yaparak ve daha kısa sürede istedikleri sonuca ulaşabildikleri gibi boşanma davası sırasında ortaya çıkan ve tarafları yıpratan birtakım olumsuzluklardan da uzak kalmış olmaktadırlar.
Medeni Kanun’un ilgili hükmüne göre “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.”
Kanun maddesinde de görüldüğü üzere , eşlerin anlaşmalı olarak boşanabilmeleri için birtakım şartları yerine getirmeleri gerekmektedir.
1. Evliliğin En Az Bir Yıl Sürmüş Olması
Eşlerin anlaşmalı boşanma ile evlilik kurumunu sonlandırabilmeleri için, sonlandırılmak istenen evliliğin en az bir yıl sürmüş olması şartını aramaktadır.
Anlaşmalı boşanma davasında eşler hâkimden anlaşmalı ayrılık kararı talebinde bulunamamaktadırlar.
2. Eşlerin Boşanmak Üzere Birlikte Başvurmaları veya Bir Eşin Açtığı Davayı Diğerinin Kabul Etmesi
Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için kanun eşlerin boşanma konusunda iradelerinin herhangi bir şüpheye mahal vermeyecek şekilde açıkça birleşmesini şart koymaktadır.
Davanın kabulü, davalı tarafın tek taraflı irade açıklamasıyla hükmün kesinleşmesi anına kadar gerçekleşebilmektedir. Ayrıca davanın tamamen kabulü gibi kısmen kabul edilmesi de mümkündür. Davanın kısmen kabul edilmesi halinde yargılama kabul edilen kısım için son bulurken, kabulün gerçekleşmediği kısım için devam etmektedir. Kabul beyanı mahkemeye sunulacak bir dilekçeyle sunulabileceği gibi, yargılama sırasında sözlü beyanın tutanağa geçirilmesi suretiyle de gerçekleştirilebilmektedir. Söz konusu kabul beyanının herhangi bir kayıt ve şart barındırmadan yapılmış olması gerekmektedir. Bu durum beyanın geçerlilik şartlarından bir tanesidir.
3. Hâkimin Tarafları Bizzat Dinlemesi
Eşler anlaşmalı boşanma için beraber başvurmuş olsun veya bir eşin açtığı dava diğer eş tarafından kabul edilmiş olsun, anlaşmalı boşanma yolu ile Türk Medeni Kanunun 166. Maddesinin 3. Fıkrasında bulunan hükmü dayanılarak sonuca gidilebilmesi için eşlerin hâkim tarafından bizzat dinlenmiş olması gerekmektedir.
Böylelikle hâkim eşlerin beyanlarının özgür iradelerinin bir yansıması olup olmadığına karar verecektir. Beyanların özgür olup olmadığının tespiti adına hâkim, her türlü inceleme ve araştırmayı yapmaya yetkili ve yükümlüdür.
Boşanma sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Bu sebeple de anlaşmalı boşanma davasında kişi yerine vasisinin gelerek dinlenmesi hukuka uygun değildir.
4. Boşanmanın Mali Sonuçları ile Çocukların Durumu Hususunda Tarafların Yapmış Oldukları Anlaşmanın Hâkim Tarafından Uygun Bulunması
Hâkim, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların velayeti hususunda yapmış oldukları anlaşmayı uygun bulmaz ise tarafların ve çocukları menfaatlerini göz önünde bulundurarak gerekli değişiklikleri yapabilmektedir. Hakimin değişiklik yapması halinde anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesi için tarafların hakimce yapılmış olan bu değişikleri kabul etmeleri gerekmektedir.
Anlaşmalı Boşanmada Kadının Hukuken Hakları
Çocuğun bakımını ve gözetimini ihmal etmeyecek ve çocuğun menfaatini üstün tutacak olan ebeveyn velayet hakkını almalıdır. Bu doğrultuda anne müşterek çocuğun velayetini talep etme hakkı bulunmaktadır.
Evliliğin sona ermesi nedeniyle evlilikteki ekonomik ve sosyal refahının düşecek olması nedeniyle yoksulluk nafakası isteyebilecektir. Anlaşmalı boşanma protokolüne yoksulluk nafakası ile herhangi bir hüküm eklenecek ise mutlaka yoksulluk nafakası miktarı ve ödeneceği gün de belirtilmelidir. Ayrıca Velayet hakkını alan anne çocuğun bakım ve masrafları için de iştirak nafakasına hükmedilmesi yönünde anlaşmalı boşanma protokolüne hüküm eklenebilecektir.
01.01.2002 tarihinden sonra evlenen çiftler eğer başka bir mal rejimini tercih etmemişler ise edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmaktadırlar ve evlilik birliğinde edinilen mallarda yar yarıya eşlerin hakkı bulunmaktadır. Evlilik birliği içerisinde satın alınan ev, araç, ev eşyası, bankada bulunan paralarda yarı yarıya talepte bulunma hakları mevcuttur.
Düğünde takılan altınlar ise kadının hakkıdır. Takılar erkek eşe ya da erkek eşin ailesi tarafından takılsa dahi ziynet alacağını kadın anlaşmalı boşanma protokolünde talep edebilecektir.
Ayrıca unutulmamalıdır ki boşanma davası sürecinde önemli olan cinsiyet değil kimin haklı olduğudur. Bu sebeple erkekler de tıpkı kadınların sahip olduğu haklara sahiptir. Bu hakları çocuklarının velayetlerini talep etme, yoksulluk, iştirak ve tedbir gibi nafaka istemi ve tazminat istemi olarak sıralayabilmekteyiz.
Anlaşmalı Boşanma Sonrası Borçlu Eşin Ölümü
Boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte resmiyette artık eşler evli olmamaktadır. Bu nedenle boşandığı eşi artık yasal olarak mirasçısı olmayacaktır. Ancak ölen eş, ölmeden önce anlaşmalı protokol gereği borcunu yerine getirmez ise yasal haklarını ölen eski eşin mirasçılarından talep edecektir.
Anlaşmalı Boşanmada Mallara Tedbir Konulabilir Mi?
Boşanma davalarında mallara tedbir konulması uyuşmazlığa konu olan mallar için geçerlidir. Mülkiyet sahibi eşin malı diğer eşinden kaçırmaması ve diğer eşin alacağı konusunda güvence altına alınması adına tedbir istenilmektedir. Protokole maddeler anlaşarak veya ortak koyulduğundan ötürü genel itibariyle mallara tedbir konuşması durumuna Anlaşmalı boşanmada değil çekişmeli boşanma davalarında rastlanılmaktadır.
Anlaşmada Boşanmada Avukatın Önemi
Anlaşmalı boşanma protokolü, her evlilik durumuna ve menfaatlere göre farklı hazırlanabilecek bir sözleşmedir. Genel hatlarıyla hazırlanan anlaşma protokolü ne yazık ki her çifte uygun olamayacaktır. Anlaşmalı boşanma davalarında, velayet, velayeti almayan ebeveyn ve çocuk arasında kurulacak görüş günleri, düğünde takılan altınlar olan ziynet eşyaları, evlilik birliği içerisinde edinilen malların paylaşımı, nafaka, nafakanın artışı gibi hukuki ve teknik bilgiler barındıran, dikkat uyandıran bir durum teşkil etmektedir. Medeni kanun ve hukuki teknik gerektiren konularda avukat tutulması gerekir ve avukat, müvekkilin hukuken doğan tüm haklarını dikkate alabilecektir.
Ayrıca duruşmada avukat, müvekkilini temsil edecek ve karar sonrasında hükmün kesinleşmesi adına müvekkili adına hareket edebilecektir. Basit ve detaylandırılmayan, hukuka uygun olmayan dosya, ileride boşanmadan daha büyük sorunlara yol açacak ve seneler sürecek dosyalara gebe olabilmektedir. Bu nedenle boşanma davası açmak ve bir seferde sorunsuz bir şekilde boşanmak isteyen taraflar bütün bunları göz önünde tutarak uzman bir avukata süreci takip ettirmek için başvurmalıdır. Avukat, boşanma sürecinin daha doğru ve iyi geçmesini sağlayacak, sürecin daha kısa sürede sona ermesini sağlayacaktır.